Bir kişi olmadık yerde istemsiz tekrarlayan biçimde zıplıyor, sırıtıyor veya havlıyorsa hangi hastalığın pençesinde demektir?
Korsakov sendromu
Tourette sendromu
Lima sendromu
Pfeiffer sendromu
Tourette sendromu, aynı şekilde tekrar tekrar meydana gelen istemsiz, hızlı, ani hareketler veya sesler içeren tiklerle
karakterize edilen nörolojik veya “nörokimyasal” kalıtsal bir
rahatsızlıktır. İnsanların içinden geleni istemsiz olarak dışarı
vurmasıdır.
Cevap : Tourette sendromu
Güncel Konular, Yarışma Soruları ve Cevapları, Eğlence, Fıkra, Siyaset, Genel Kültür,Bilgi Yarışması, Anlamlı Sözler
Bu Blogda Ara
31 Aralık 2013 Salı
Bir kişi olmadık yerde istemsiz tekrarlayan biçimde zıplıyor, sırıtıyor veya havlıyorsa hangi hastalığın pençesinde demektir?
Hangi desenli hayvanın ilk dogdugunda derisinde hiç desen yoktur?
Hangi desenli hayvanın ilk dogdugunda derisinde hiç desen yoktur?
Leopar
Zebra
Dalmaçyalı
Zürafa
İlk doğduklarında düz beyaz renktedirler.
Leopar
Zebra
Dalmaçyalı
Zürafa
İlk doğduklarında düz beyaz renktedirler.
Hangi masal yılbaşı gecesinde geçer?
Hangi masal yılbaşı gecesinde geçer?
Kibritçi kız
Hansel ve gretel
Fareli köyün kavalcısı
Kül kedisi
Kibritçi kız
Hansel ve gretel
Fareli köyün kavalcısı
Kül kedisi
Okudugunuz kitap Sherwood ormanında geçiyorsa ve kahramanın özelliği zenginden alıp fakire vermekse
Okudugunuz kitap Sherwood ormanında geçiyorsa ve kahramanın özelliği zenginden alıp fakire vermekse
Cevap : ROBİN HOOD
Cevap : ROBİN HOOD
Bowling oyunundaki 10 lobut hangi geometrik şekli oluşturacak şekilde dizilmiştir?
Bowling oyunundaki 10 lobut hangi geometrik şekli oluşturacak şekilde dizilmiştir?
Cevap : ÜÇGEN
Cevap : ÜÇGEN
Eski yunancadan gelen jimnastik kelimesinin kökeni olan gymnos ne demektir?
Eski yunancadan gelen jimnastik kelimesinin kökeni olan gymnos ne demektir?
Çıplak
Yalnız
Kum
Genç
Çıplak
Yalnız
Kum
Genç
Altın ve gümüşe sürülerek saflık derecesini ortaya çıkaran taşın adı nedir?
Altın ve gümüşe sürülerek saflık derecesini ortaya çıkaran taşın adı nedir?
Cevap : Mihenk taşı
Cevap : Mihenk taşı
2009 da hangi ülkenin gizli servis şefinin eşi facebookta kocasının işi ve ailesine ait detayları paylaştıgı için dışişleri bakanlıgından büyük tepki görmüştür?
2009 da hangi ülkenin gizli servis şefinin eşi facebookta kocasının işi ve ailesine ait detayları paylaştıgı için dışişleri bakanlıgından büyük tepki görmüştür?
Cevap İngiltere
Cevap İngiltere
Geçtiğimiz günlerde Türkiyede hangisi UNESCO aomut olmayan kültürel miras listesine dahil edilmiştir?
Geçtiğimiz günlerde Türkiyede hangisi UNESCO aomut olmayan kültürel miras listesine dahil edilmiştir?
Cevap : Türk kahvesi
Cevap : Türk kahvesi
Herkül poirot Mike hammer ortak özellikleri nedir?
Herkül poirot Mike hammer ortak özellikleri nedir?
Cevap : Dedektif olmaları
Cevap : Dedektif olmaları
Spor toto süper ligde kaç istanbul takımı vardır?
Spor toto süper ligde kaç istanbul takımı vardır?
Cevap : 4 İstanbul takımı
Cevap : 4 İstanbul takımı
İnsanlarla diyalog kuararak yeni bilgileri öğrenmek üzere tasarlanan robot KİROBO görevlilerin NOEL BABADAN NE İSTERSİN sorusuna ne yanıt vermiştir?
İnsanlarla diyalog kuararak yeni bilgileri öğrenmek üzere tasarlanan robot KİROBO görevlilerin NOEL BABADAN NE İSTERSİN sorusuna ne yanıt vermiştir?
Oyuncak roket
Arkadaş istiyorum
Noel baba yoktur
Para istiyorum
Oyuncak roket
Arkadaş istiyorum
Noel baba yoktur
Para istiyorum
Guinnes dünya rekorlarının internet sitesi reklamını hangisinin eklemine bir bantla takarak dünyanın en küçük reklamını vermiştir?
Guinnes dünya rekorlarının internet sitesi reklamını hangisinin eklemine bir bantla takarak dünyanın en küçük reklamını vermiştir?
Kelebek
Karınca
Arı
Uğur böceği
Kelebek
Karınca
Arı
Uğur böceği
1926 dan 1927 ye geçilen yılbaşı gecesinde İstanbulda kutlama amaçlı 1 dakika boyunca hangisi yapılmıştır?
1926 dan 1927 ye geçilen yılbaşı gecesinde İstanbulda kutlama amaçlı 1 dakika boyunca hangisi yapılmıştır?
Elektrik kesilmiştir
Yangın alarmı çalınmıştır
Mehter marşı çalınmıştır
Ramazan davulları çalınmıştır
Elektrik kesilmiştir
Yangın alarmı çalınmıştır
Mehter marşı çalınmıştır
Ramazan davulları çalınmıştır
Tedavülde olan Tl cinsinden tüm madeni paralardan birer tanesine sahipseniz kaç paranız vardır?
Tedavülde olan Tl cinsinden tüm madeni paralardan birer tanesine sahipseniz kaç paranız vardır?
Cevap : 1.91 kuruş
Cevap : 1.91 kuruş
geçtiğimiz günlerde İngilteredeki Kim milyoner olmak ister yarışmasına katılan ünlü teknik direktör kimdir?
geçtiğimiz günlerde İngilteredeki Kim milyoner olmak ister yarışmasına katılan ünlü teknik direktör kimdir?
Cevap : Alex Ferguson
Cevap : Alex Ferguson
30 Aralık 2013 Pazartesi
Acele Karar Vermeyin Kıssadan Hisse
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu
kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at
için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam
satmaya yanaşmamış. "Bu at; sadece bir at değil benim için... Bir
dost... İnsan dostunu satar mı?" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at
yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana
bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna
kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...
İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin!" demiş. "Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez."
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş... Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler. "Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?" Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden; "Bu herif sahiden salak" diye geçirmişler...
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. "Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlumun bacağı kırıldı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağısize asla bildirilmez."
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler.
"Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..."
"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu'nun nasihati:
"Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."
İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin!" demiş. "Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez."
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş... Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler. "Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?" Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden; "Bu herif sahiden salak" diye geçirmişler...
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. "Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlumun bacağı kırıldı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağısize asla bildirilmez."
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler.
"Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..."
"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu'nun nasihati:
"Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."
İster fısıltıyı dinleyin, ister tuğlayı bekleyin Karar sizin Kıssadan Hisse
Genç
ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguar'ıyla bir mahalleden hızlı bir
şekilde geçiyordu. Parketmiş arabaların arasından yola aniden
çıkabilecek çocuklara dikkat ediyordu ve bir şey gördüğünü sanarak
yavaşladı. Arabayla caddeden yavasça geçerken hiç çocuk göremedi fakat
arabasının kapısına bir tuğla atıldığını farketti. Aniden arabasını
durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü. Arabadan indi, orada
bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu parketiği arabasına doğru iterek
bağırmaya başladı; "Bunu neden yaptın? Sen de kimsin, ne yaptığının
farkında mısın?"... İyice sinirlenerek devam etti; "Bu yeni bir araba ve
atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya malolacak. Bunu neden yaptın?"
Çocuk yalvararak cevap verdi:
- Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı.
Parketmiş arabalardan birinin arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu... Sonra devam etti:
- Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır.
Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve gencin ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek:
- Teşekkür ederim efendim. Tanrı sizi korusun, dedi.
Genç yönetici, küçük çocuğun ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü...
Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Tanrı, bazen ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazen, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır.
Çocuk yalvararak cevap verdi:
- Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı.
Parketmiş arabalardan birinin arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu... Sonra devam etti:
- Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır.
Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve gencin ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek:
- Teşekkür ederim efendim. Tanrı sizi korusun, dedi.
Genç yönetici, küçük çocuğun ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü...
Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Tanrı, bazen ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazen, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır.
Genç
ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguar'ıyla bir mahalleden hızlı bir
şekilde geçiyordu. Parketmiş arabaların arasından yola aniden
çıkabilecek çocuklara dikkat ediyordu ve bir şey gördüğünü sanarak
yavaşladı. Arabayla caddeden yavasça geçerken hiç çocuk göremedi fakat
arabasının kapısına bir tuğla atıldığını farketti. Aniden arabasını
durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü. Arabadan indi, orada
bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu parketiği arabasına doğru iterek
bağırmaya başladı; "Bunu neden yaptın? Sen de kimsin, ne yaptığının
farkında mısın?"... İyice sinirlenerek devam etti; "Bu yeni bir araba ve
atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya malolacak. Bunu neden yaptın?"
Çocuk yalvararak cevap verdi:
- Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı.
Parketmiş arabalardan birinin arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu... Sonra devam etti:
- Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır.
Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve gencin ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek:
- Teşekkür ederim efendim. Tanrı sizi korusun, dedi.
Genç yönetici, küçük çocuğun ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü...
Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Tanrı, bazen ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazen, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı dinleyin, ister tuğlayı bekleyin. Karar sizin...
Çocuk yalvararak cevap verdi:
- Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı.
Parketmiş arabalardan birinin arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu... Sonra devam etti:
- Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır.
Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve gencin ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek:
- Teşekkür ederim efendim. Tanrı sizi korusun, dedi.
Genç yönetici, küçük çocuğun ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü...
Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Tanrı, bazen ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazen, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı dinleyin, ister tuğlayı bekleyin. Karar sizin...
Soğuktan Ölmek Üzere Olan Kuşun Öyküsü Kıssadan Hisse
Bir
kuş soğuk bir kış gününde yiyecek bulabilmek için kanat çırpıp
duruyormuş. Hava o kadar soğukmuş ki minik kuş dayanamayıp karın üstüne
düşüvermiş. Çaresiz, soğuk karın üstünde ölümü beklemeye başlamış...
Bir süre sonra oradan geçen bir inek geçerken kuşun üzerine pislemiş. Kuş öyle sinirlenmiş ki; kanatları donmuş olmasa, kalkıp ineğe saldıracakmış!?. Ancak kuş birden farketmiş ki; üzerini örten pisliğin sıcaklığı ile kanatlarındaki buzun çözülmesine vesile olmuş. Ve yaşama geri dönmüş.
Kuş yaşama dönmenin sevinciyle neşe içinde şakımaya başlamış. Yalnız öyle sesli ötüyormuş ki; sesi uzaklardan geçen, günlerce aç kalmış bir kedinin kulağına kadar gitmiş. Kedi pisliği eşeleyerek kuşu çıkarmış. Kuş pislikten kurtulduğuna çok sevinmiş. Tam kediye teşekkür edecekmiş ki; kedi onu yemiş…
Bir süre sonra oradan geçen bir inek geçerken kuşun üzerine pislemiş. Kuş öyle sinirlenmiş ki; kanatları donmuş olmasa, kalkıp ineğe saldıracakmış!?. Ancak kuş birden farketmiş ki; üzerini örten pisliğin sıcaklığı ile kanatlarındaki buzun çözülmesine vesile olmuş. Ve yaşama geri dönmüş.
Kuş yaşama dönmenin sevinciyle neşe içinde şakımaya başlamış. Yalnız öyle sesli ötüyormuş ki; sesi uzaklardan geçen, günlerce aç kalmış bir kedinin kulağına kadar gitmiş. Kedi pisliği eşeleyerek kuşu çıkarmış. Kuş pislikten kurtulduğuna çok sevinmiş. Tam kediye teşekkür edecekmiş ki; kedi onu yemiş…
Bu hikayeden çıkarılabilecek dersler:
- Üstünüze her pislik atanı düşman sanmayın!
- Sizi pislikten çıkaranı hemen dostunuz sanmayın!
- En önemlisi; pisliğin içinde mutluysanız sesinizi çıkarmayın!...
Namütenai aşktan bahseden biri nasıl bir aşktan bahsediyordur?
Namütenai aşktan bahseden biri nasıl bir aşktan bahsediyordur?
Cevap : Sonsuz ucu bucağı olmayan aşk
Cevap : Sonsuz ucu bucağı olmayan aşk
Islak ayaklarıyla yürüyen bir kedinin bıraktığı pati izinde ortadaki yuvarlağın etrafında kaç küçük yuvarlak iz olur?
Islak ayaklarıyla yürüyen bir kedinin bıraktığı pati izinde ortadaki yuvarlağın etrafında kaç küçük yuvarlak iz olur?
Cevap :4 tane
Cevap :4 tane
Otobüs firmalarının şehir içindeki şubelerine ne ad verilir?
Otobüs firmalarının şehir içindeki şubelerine ne ad verilir?
Cevap : Yazıhane
Cevap : Yazıhane
Soldier Of Fortune şarkısını hangi grup seslendirmektedir?
Dinlediğiniz Soldier Of Fortune şarkısını hangi grup seslendirmektedir?
Cevap : Deep Purple
Cevap : Deep Purple
Genellikle hangi kuş çatılarda yuva yapar, elinizden yiyeceğinizi kapar ve kahkahaya benzer sesler çıkararak kaçar?
Genellikle hangi kuş çatılarda yuva yapar, elinizden yiyeceğinizi kapar ve kahkahaya benzer sesler çıkararak kaçar?
Cevap : MARTI
Cevap : MARTI
Denizde yüzme yarışı yapanlar yarışın mesafesini genellikle kıyıdan nereye kadar olarak belirlerler?
Denizde yüzme yarışı yapanlar yarışın mesafesini genellikle kıyıdan nereye kadar olarak belirlerler?
Cevap : Dubalara kadar
Cevap : Dubalara kadar
Takvimlerde tatil günleri genellikle hangi renk gösterilir?
Takvimlerde tatil günleri genellikle hangi renk gösterilir?
Cevap : Kırmızı
Cevap : Kırmızı
Geçtiğimiz günlerde hapishaneleri kullanmadığı için kapatacağını açıklayan ve hapishaneleri başka ülkelere kiralamak isteyen ülke hangisidir?
Geçtiğimiz günlerde hapishaneleri kullanmadığı için kapatacağını açıklayan ve hapishaneleri başka ülkelere kiralamak isteyen ülke hangisidir?
Cevap : İSVEÇ
Cevap : İSVEÇ
Flamenko dansı yapan kadınların ellerinde hangisi vardır?
Flamenko dansı yapan kadınların ellerinde ne vardır?
Cevap :Yelpaze - Kastanyet
Cevap :Yelpaze - Kastanyet
Futbolda alınan kombine kartla bir sezonda normal şartlarda kaç lig maçı izlenebilir?
Futbolda alınan kombine kartla bir sezonda normal şartlarda kaç lig maçı izlenebilir?
Cevap : 17 maç
Cevap : 17 maç
Hangisinin rendelenmiş hali tatlıların üzerine serpilir?
Hangisinin rendelenmiş hali tatlıların üzerine serpilir?
Cevap : Hindistan cevizi
Cevap : Hindistan cevizi
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın sözündeki AHESTEnin anlamı nedir?
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın sözündeki AHESTEnin anlamı nedir?
Cevap : YAVAŞ
Cevap : YAVAŞ
Hamile Kadın fıkra
Küçük bir çocuk, hamile bir kadının karnına dokunarak:
-Ne var sizin karnınızda t...eyze,
-Çocuğum var evladım.
-Sizin çocuğunuz mu?...
-Evet
-Onu seviyor musunuz?
-Evet
-Çok mu seviyorsunuz?
-Evet evladım evet.
-Öyleyse neden yediniz çocuğunuzuuu? :))
-Ne var sizin karnınızda t...eyze,
-Çocuğum var evladım.
-Sizin çocuğunuz mu?...
-Evet
-Onu seviyor musunuz?
-Evet
-Çok mu seviyorsunuz?
-Evet evladım evet.
-Öyleyse neden yediniz çocuğunuzuuu? :))
Rahibe Kılıklı İbne Fıkra
Kamyoncu günlerdir yollardaymış yolda otostop
yapan bir rahibe görmüş ve sevaptır alayım şunu diye düşünmüş ve durmuş
...Biraz gittikten sonra kamyoncu vites değiştirirken kaza ile rahibenin
bacağına dokunmuş,rahibe kıkırdamaya başlamış ..Adam
tekrar kaza ile olmuş gibi rahibendin bacağına dokunmuş bakmış rahibe
kıkırdıyor. Zaten adamın kafasına vurmuş ...çekmiş sağa ...sen gel
bakayım arkaya deyip tutmuş rahibenin kolundan ...rahibenin tepkisi ise
yok hayır oradan olmaz o Tanrıya ait ama arkadan yapabilirsin ? seklinde
olmuş. Neyse adam işini bitirmiş ve yola devam etmişler. Rahibe artık
inmeye karar vermiş ....kamyoncu seni tekrar nasıl bulabilirim ? diye
sorunca rahibe gayet kolay buralarda herkes beni tanır, rahibe
kılığındaki ibne nerede diye sorman yeterli.
Yoksa bu meret çok baş ağrısı yapar fıkra
Adamın
birinin başı çok ağrıyormuş. Bir çok doktora gitmiş ve tedavi görmüş,
ilaç almış çaresi yok. Baş ağrısı geçmiyor. Sonunda bir doktor baş
ağrısının adamın aletinden kaynaklandığını bu nedenle onu keserlerse baş
ağrısından kurtulacağını söylemiş. Adam buna şiddetle karşı çıkmış.
Aradan zaman geçmiş ama baş ağrısına dayanamıyor. Kestirmeyi kabul
ederek ameliyat olmuş. Ameliyattan sonra baş ağrısından
eser kalmamış. Bir gün terziye pantolon diktirmek için gitmiş. Terzi
başlamış ölçüsünü almaya. Bu sırada sormuş adama " Acaba demiş siz
aletinizi ne tarafa koyarsınız? Sağ tarafa mı yoksa sol tarafa mı?" Adam
bunu duyunca sinirlenmiş ve " Sana ne kardeşim sen ölçünü almana bak"
demiş. İçinden de kendi kendine "Acaba benimkinin olmadığını anladı mı
!!" diye düşünmüş. Biraz sonra terzi tekrar " Acaba demiş siz aletinizi
ne tarafa koyarsınız?" Sağ tarafa mı sol tarafa mı? Adam" Sanana ne yaa.
Sen işine bak. Hem niye soruyorsun" Terzide" Efendim pantolonda o
tarafa boşluk bırakacağım yoksa bu meret çok baş ağrısı yapar." demiş. :((
Ben Sürmene Spor' un Kalecisiyim Fıkra
Bir
yangında evin çatısında mahsur kalmş bir anne ve kucağında kundaklı bir
bebeği... Asağıdakiler anneye, gerilmiş olan brandaya önce çocuğu sonra
da kendisini atmasını öneriyorlar, fakat o kabul etmiyor, ne yaptılarsa
kabul etmiyor. Alevler onlara ulaşmak üzere.... Bu sırada onları
seyretmekte olan Temel, barıkatları asarak binanın dibine kadar gelir ve
kadına seslenir:
-Abla korkma, at bebeği..bana. Ben Sürmene Spor' un kalecisiyim...
Kadın Temel' e inanır ve bebeği Temel' e doğru atar..Temel, nefis bir hareketle bebeği yere düşmeden yakalar, ayaga kalkar, iki kere yerde zıplattıktan sonra degajını yapar..
-Abla korkma, at bebeği..bana. Ben Sürmene Spor' un kalecisiyim...
Kadın Temel' e inanır ve bebeği Temel' e doğru atar..Temel, nefis bir hareketle bebeği yere düşmeden yakalar, ayaga kalkar, iki kere yerde zıplattıktan sonra degajını yapar..
Afedersiniz ama siz jandarma değil miydiniz fıkra
Genç jandarma çavuşu gece yarısı evine geldi. Tam soyunmuştu ki karısı yataktan seslendi;
- Sakın ışığı yakma sevgilim, başım çok ağrıyor..
- Tamam aşkım yakmam.
- Ha bir de evde ağrı kesici kalmamış. Hemen eczaneye gidip aliver lütfen... Yorgun çavuş tekrar giyindi mecburen... Aceleyle nobetçi eczaneye gitti. Çavuş içeri girdiginde eczacı şaşkın sordu;
- Afedersiniz ama siz jandarma değil miydiniz?
- Evet.
- Peki neden itfaiyeci üniforması giyiyorsunuz o zaman?
- Sakın ışığı yakma sevgilim, başım çok ağrıyor..
- Tamam aşkım yakmam.
- Ha bir de evde ağrı kesici kalmamış. Hemen eczaneye gidip aliver lütfen... Yorgun çavuş tekrar giyindi mecburen... Aceleyle nobetçi eczaneye gitti. Çavuş içeri girdiginde eczacı şaşkın sordu;
- Afedersiniz ama siz jandarma değil miydiniz?
- Evet.
- Peki neden itfaiyeci üniforması giyiyorsunuz o zaman?
Yaşamak Dedikleri Bu İşte
Yaşamak Dedikleri Bu İşte !
Ne yaparsan yap, önünde kader arkadanda keder...
İkisinin toplamı "HAYAT" eder...
Ne yaparsan yap, önünde kader arkadanda keder...
İkisinin toplamı "HAYAT" eder...
Yeni Yıl Kutlama Metni
MUTLULUK BANKASININ SEVGİ ŞUBESİNDE 2014 NOLU HESABINIZA, 365 GÜN
YATIRILMIŞTIR. GELECEĞİ OLUŞTURACAK HER YENİ GÜNÜN BİR ÖNCEKİ GÜNDEN DAHA
GÜZEL, DAHA MUTLU, DAHA UMUTLU VE DE DAHA SEVGİ DOLU BİR YIL OLMASI TEK DİLEĞİM... 2014 HAYIRLI UĞURLU GELSİN :)
29 Aralık 2013 Pazar
Semerci Ölmüş fıkra
Tüm
eşekler köy meydanında toplandılar, tepindiler oynamaya başladılar.
Yaşlı, hasta bir eşek duvar dibinde düşünüyordu. Ona geldiler:
- Haberin yok herhalde, semercimiz öldü, dediler.
- Ne olmuş öldüyse?
- Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız.
- Nasıl bir özgürlükmüş bu!?
- Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız.
Yaşlı eşek gülmüş:
- Şaşarım aklınıza, demiş. Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız.
Bekir Usta, iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu.
Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz.
İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek
kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.
- Haberin yok herhalde, semercimiz öldü, dediler.
- Ne olmuş öldüyse?
- Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız.
- Nasıl bir özgürlükmüş bu!?
- Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız.
Yaşlı eşek gülmüş:
- Şaşarım aklınıza, demiş. Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız.
Bekir Usta, iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu.
Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz.
İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek
kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.
A4 yaparlarsa sorun yok ama tuvalet kağıdı yaparlarsa fıkra
Bir
gün Ahmet ile Mehmet Irak'ın sınırında bir dağın tepesinde
oturuyorlarmış. Irak'da da o zamanlar savaş çıkma olasılığı varmış.
Ahmet sormuş;
- Mehmet burda bir savaş çıksa ne olur?
- Savaş çıkarsa önümüzde iki seçenek var. Ya bizi askere alırlar ya da bırakırlar. Bırakırlarsa sorun yok ama askere alırlarsa önümüzde iki seçenek var bizi ya cepheye sürerler ya da cephe gerisinde değerlendirirler. Cephe gerisinde kalırsak sorun yok. Ama cepheye sürerlerse önümüzde iki seçenek var ya ölürüz ya da esir düşeriz. Ölürsek sorun yok. Esir düşersek önümüzde iki seçenek var. Ya bizi sabun fabrikasına gönderirler ya da kağıt fabrikasına gönderirler. Sabun fabrikasına gönderirlerse sorun yok ama kağıt fabrikasına gönderirlerse önümüzde iki seçenek var. Ya bizi A4 yaparlar ya da tuvalet kağıdı. A4 yaparlarsa sorun yok ama tuvalet kağıdı yaparlarsa işte o zaman B..KU YEDİK..
- Mehmet burda bir savaş çıksa ne olur?
- Savaş çıkarsa önümüzde iki seçenek var. Ya bizi askere alırlar ya da bırakırlar. Bırakırlarsa sorun yok ama askere alırlarsa önümüzde iki seçenek var bizi ya cepheye sürerler ya da cephe gerisinde değerlendirirler. Cephe gerisinde kalırsak sorun yok. Ama cepheye sürerlerse önümüzde iki seçenek var ya ölürüz ya da esir düşeriz. Ölürsek sorun yok. Esir düşersek önümüzde iki seçenek var. Ya bizi sabun fabrikasına gönderirler ya da kağıt fabrikasına gönderirler. Sabun fabrikasına gönderirlerse sorun yok ama kağıt fabrikasına gönderirlerse önümüzde iki seçenek var. Ya bizi A4 yaparlar ya da tuvalet kağıdı. A4 yaparlarsa sorun yok ama tuvalet kağıdı yaparlarsa işte o zaman B..KU YEDİK..
Yahu birgün de kuru ekmek yiyemez misiniz fıkra
-
Kayserili çok cimri olan bir köylü yemek zamanı reçeli sofraya kapağı
kapalı olarak getirir, çocuklarda ekmeklerini reçelin kavanozuna süre
süre yermiş. Daha sonra adam kavanozu alır ve dolaba kilitlermiş. Köylü
birgün tarlada çalışırken, reçelin dolapta kilitli kaldığı aklına gelmiş
ve çocukları katıksız kalmasın diye öğle yemeği sırasında eve geri
dönmüş. Bir de ne görsün... Çocuklar ekmeklerini dolaba sürüp öyle
yiyorlar. Dayanamayarak söylenmiş:
-Yahu birgün de kuru ekmek yiyemez misiniz?
-Yahu birgün de kuru ekmek yiyemez misiniz?
Ey Gönlümün Sol Yarısı Aklıma Koydum Seni Aklım Almadı
Ey Gönlümün Sol Yarısı Aklıma Koydum Seni Aklım Almadı.
Yüreğime Bıraktım Sana Doymadı ..!
Hz. Mevlana
Yüreğime Bıraktım Sana Doymadı ..!
Hz. Mevlana
Gönül Kapısı Herkese Açılır mı, İki Laf Eden Adam Sayılır mı
Gönül Kapısı Herkese Açılır mı, İki Laf Eden Adam Sayılır mı?
Bakma İnsanoğlunun Uyruğuna, Tanıyamazsın Basmadıkça Kuyruğuna .. ;)
Bakma İnsanoğlunun Uyruğuna, Tanıyamazsın Basmadıkça Kuyruğuna .. ;)
Merhaba İle Girerler Hayatımıza Hakkını Helal Et Deyip Çıkarlar
Bir "merhaba" ile girerler hayatımıza hakkını helal et deyip çıkarlar...
Geride kalana söz hakkı bile bırakmazlar.
Haram ettikleri hayatın, utanmadan bir de helalliğini isterler...
Geride kalana söz hakkı bile bırakmazlar.
Haram ettikleri hayatın, utanmadan bir de helalliğini isterler...
Dünya Koca Bir Yalan İken Gerçeği Arar Durur İnsan
Şu Dünya Koca Bir Yalan İken Gerçeği Arar Durur İnsan...
Ölüm En Güzel Nasihat İken, Hiç Ölmeyecek Sanır İnsan ..!
Ölüm En Güzel Nasihat İken, Hiç Ölmeyecek Sanır İnsan ..!
Dünya öyle bir yer ki; İNSANLAR NE İSTEDİKLERİNİ BİLMİYOR
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar kendi bildiklerinin hep doğru olduğunu zannediyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar başkalarının düşünceleriyle hareket ediyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar hep bir çıkar peşinden koşuyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar hep mutlu olduğunu zannediyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar para ile herşeye sahip olabileceklerini düşünüyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar güvenebilecekleri insanlardan uzaklaşıyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar bitmez diye düşündüklerini farkına varmadan bitiriyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar sürekli hatalar yapıp o hataları tekrarlıyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar kime güveneceklerini bilmiyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar başkalarının zamanını gereksiz yere harcıyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İNSANLAR NE İSTEDİKLERİNİ BİLMİYOR, BAŞKARININ DOĞRU BİLDİKLERİNİ VE İSTEKLERİNİ GÖRMEZDEN GELEREK EN GÜZEL ZAMANLARI YOK EDİYOR...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar başkalarının düşünceleriyle hareket ediyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar hep bir çıkar peşinden koşuyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar hep mutlu olduğunu zannediyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar para ile herşeye sahip olabileceklerini düşünüyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar güvenebilecekleri insanlardan uzaklaşıyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar bitmez diye düşündüklerini farkına varmadan bitiriyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar sürekli hatalar yapıp o hataları tekrarlıyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar kime güveneceklerini bilmiyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İnsanlar başkalarının zamanını gereksiz yere harcıyor...
Dünya öyle bir yer ki ; İNSANLAR NE İSTEDİKLERİNİ BİLMİYOR, BAŞKARININ DOĞRU BİLDİKLERİNİ VE İSTEKLERİNİ GÖRMEZDEN GELEREK EN GÜZEL ZAMANLARI YOK EDİYOR...
28 Aralık 2013 Cumartesi
1962 ile 1977 arasında ABD de nükleer füzelerin ateşlenmesi için belirlenen ve kolay hatırlanması için 15 yıl değişmeyen şifre nedir?
1962 ile 1977 arasında ABD de nükleer füzelerin ateşlanmesi için belirlenen ve kolay hatırlanması için 15 yıl değişmeyen şifre nedir?
Cevap : 00000000
Sekiz tane sıfır
Nükleer füzelerin ateşleme şifresi: 00000000
1962'de Başkan Kennedy tarafından nükleer silahlar için belirlenen ve 15 yıl değişmeyen şifre 8 adet sıfır imiş!
Cevap : 00000000
Sekiz tane sıfır
Nükleer füzelerin ateşleme şifresi: 00000000
1962'de Başkan Kennedy tarafından nükleer silahlar için belirlenen ve 15 yıl değişmeyen şifre 8 adet sıfır imiş!
Elinizi bir dakika fırına koyun, bir saat gibi gelir örneğiyle açıklayan kimdir?
Teorisini Elinizi bir dakika fırına koyun, bir saat gibi gelir güzel bir kadınla bir saat geçirin bir dakika gibi gelir örneğiyle açıklayan kimdir?
Cevap : Albert Einstein
Cevap : Albert Einstein
Mavi sürgün ve Parmak damgası kitapları hangi yazara aittir?
Mavi sürgün ve Parmak damgası kitapları hangi yazara aittir?
Cevap : Cevat Şakir Kabaağaçlı
Cevap : Cevat Şakir Kabaağaçlı
Sarı zeybek ve Latife hanım kitapları hangi türde yazılmış eserlerdir?
Sarı zeybek ve Latife hanım kitapları hangi türde yazılmış eserlerdir?
Cevap :Biyografi
Cevap :Biyografi
Dinlediğiniz bu türküde hangi halk dansı yapılır?
Dinlediğiniz bu türküde hangi halk dansı yapılır?
Cevap : Zeybek
Cevap : Zeybek
Hangi spor karşılaşması el sıkışarak başlayıp burgu, çift dalış hareketleriyle devam edip tuş hareketiyle sona erer?
Hangi spor karşılaşması el sıkışarak başlayıp burgu, çift dalış hareketleriyle devam edip tuş hareketiyle sona erer?
Cevap : GÜREŞ
Cevap : GÜREŞ
Hangisi bir ülke adı değildir?
Hangisi bir ülke adı değildir?
Tonga
Fildişi sahilleri
Cibuti
Elbistan
Tonga
Fildişi sahilleri
Cibuti
Elbistan
Eşeklerin yol alması için iple gözlerinmin önüne sarkıtılan yiyecek hangisidir?
Eşeklerin yol alması için iple gözlerinmin önüne sarkıtılan yiyecek hangisidir?
Cevap : Havuç
Cevap : Havuç
Vatikan Twitterda papanın hesabını katolik festivali boyunca takip edenlerin nasıl ödüllendirileceğini açıklamıştır?
Vatikan Twitterda papanın hesabını katolik festivali boyunca takip edenlerin nasıl ödüllendirileceğini açıklamıştır?
Cevap : Günahların azalması
Cevap : Günahların azalması
Zevk merkezinin ortasından atık su hattı geçirmek fıkra
Makine, Elektronik ve İnşaat mühendisi üç arkadaş sohbet ediyorlarmış. Makineci:
- Bence tanrı kesinlikle makine mühendisi!
- Neden?.
- Çünkü, şu vücuda, eklemlere, iskelet yapısına bakın. Ne kadar iyi tasarlanmış, mafsallar, kemik yapıları falan. Yok yok!! Tanrı kesinlikle makineci!!
Elektronik mühendisi dayanamamış:
- Hayır, ne alaka!! Bence Tanrı, elektronik mühendisi!.
- Neden?
- Eee baksanıza şu sinir sistemine, beyne. Muazzam bir elektronik yapı bu!.
Yok yok arkadaş!! Tanrı bir elektronikçi!.
İnşaat mühendisi:
- Bence Tanrı inşaat mühendisi!
- Ne alaka lan! deyince , bizimki cevap verir;
- Düşünsenize oğlum!, sırf ekonomik olsun diye, zevk merkezinin ortasından atık su hattı geçirmek kimin aklına gelir! Üstelik mimariyi de bozmadan..)))))))
Antalyada deprem
Antalya'da 6.0 şiddetinde büyük bir deprem meydana gelmiş. Orada yaşayan tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun.
Antalya ve çevresinde saat 17.23'de bir depremle sallandı. Depremin merkez üssü araştırılırken, can kaybı ve hasarın büyük olmasından korkuluyor.
Antalya ve çevresinde hissedilen depremin merkez üssünün Antalya körfezi olduğu belirtildi.
Kandilli: Depremin merkez üssü Antalya körfezi. Büyüklüğü ise 6,0.
VALİ HASAR BİLGİSİ YOK dedi.
Antalya Valisi Sabahattin Öztürk deprem sonrası şu sözleri kaydetti:
“Ben de çok hissettim. Elimize ulaşan bir hasar bilgisi yok. Makam odamda çalışıyordum, çok hissettim. 2. katta bu kadar hissettiysem yüksek apartmanlarda daha çok hissedilmiştir. Uzun sürdü, süre veremiyorum ama uzun sürdü. Antalya 2. derecede deprem bölgesi olarak belirlendi. Ancak eskiye dair binalarımızın gözden geçirilmesi lazım. Herkesin tedbirler alması gerekiyor.”
BELEDİYE BAŞKANI: KÖTÜ SARSILDIK
Depremin ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi Mustafa Akaydın, Twitter’da bir mesaj yayınladı. Akaydın, “Kötü sarsıldık. Hemen geçmiş olsun” ifadelerini kullandı.
İTÜ Öğretim Üyesi Okan Tüysüz konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu sözleri kaydetti: “Verilen değer 5.9. Merkez Serik görünüyor. Derinlik 51 km. Oldukça derin bir rakam. Ama hasarın çok büyük olacağını düşünmüyorum. Artçıları 4.9 veya 5.0 büyüklüğünde artçı beklenebilir.”
KISA SÜRELİ PANİK YAŞANDI
Akdeniz Doğu Baseni’nde meydana gelen 6 büyüklüğünde depremin ardından kısa süreli panik yaşandı.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından (AFAD) yapılan açıklamaya göre, saat 17.21′de merkez üssü Akdeniz Doğu Baseni olan 6 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi. Deprem, Antalya kent merkezinin yanı sıra Serik, Kumluca, Kemer ve Manavgat ilçelerinde de hissedildi.
Depremin hissedilmesinin ardından bazı vatandaşlar evlerinden ve iş yerlerinden dışarı çıktı.
AFAD’dan sorumlu Antalya Vali Yardımcısı Hüseyin Ece, şu ana kadar kendilerine ulaşmış herhangi bir olumsuzluk bulunmadığını bildirdi.
Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün internet sitesinde, depremin, yerin 11 kilometre derinliğinde gerçekleştiği bilgisine yer verildi.
Antalya ve çevresinde saat 17.23'de bir depremle sallandı. Depremin merkez üssü araştırılırken, can kaybı ve hasarın büyük olmasından korkuluyor.
Antalya ve çevresinde hissedilen depremin merkez üssünün Antalya körfezi olduğu belirtildi.
Kandilli: Depremin merkez üssü Antalya körfezi. Büyüklüğü ise 6,0.
VALİ HASAR BİLGİSİ YOK dedi.
Antalya Valisi Sabahattin Öztürk deprem sonrası şu sözleri kaydetti:
“Ben de çok hissettim. Elimize ulaşan bir hasar bilgisi yok. Makam odamda çalışıyordum, çok hissettim. 2. katta bu kadar hissettiysem yüksek apartmanlarda daha çok hissedilmiştir. Uzun sürdü, süre veremiyorum ama uzun sürdü. Antalya 2. derecede deprem bölgesi olarak belirlendi. Ancak eskiye dair binalarımızın gözden geçirilmesi lazım. Herkesin tedbirler alması gerekiyor.”
BELEDİYE BAŞKANI: KÖTÜ SARSILDIK
Depremin ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi Mustafa Akaydın, Twitter’da bir mesaj yayınladı. Akaydın, “Kötü sarsıldık. Hemen geçmiş olsun” ifadelerini kullandı.
İTÜ Öğretim Üyesi Okan Tüysüz konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu sözleri kaydetti: “Verilen değer 5.9. Merkez Serik görünüyor. Derinlik 51 km. Oldukça derin bir rakam. Ama hasarın çok büyük olacağını düşünmüyorum. Artçıları 4.9 veya 5.0 büyüklüğünde artçı beklenebilir.”
KISA SÜRELİ PANİK YAŞANDI
Akdeniz Doğu Baseni’nde meydana gelen 6 büyüklüğünde depremin ardından kısa süreli panik yaşandı.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından (AFAD) yapılan açıklamaya göre, saat 17.21′de merkez üssü Akdeniz Doğu Baseni olan 6 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi. Deprem, Antalya kent merkezinin yanı sıra Serik, Kumluca, Kemer ve Manavgat ilçelerinde de hissedildi.
Depremin hissedilmesinin ardından bazı vatandaşlar evlerinden ve iş yerlerinden dışarı çıktı.
AFAD’dan sorumlu Antalya Vali Yardımcısı Hüseyin Ece, şu ana kadar kendilerine ulaşmış herhangi bir olumsuzluk bulunmadığını bildirdi.
Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün internet sitesinde, depremin, yerin 11 kilometre derinliğinde gerçekleştiği bilgisine yer verildi.
Çizgi film kahramanı Caillounun sevimli kedisinin adı nedir?
Çizgi film kahramanı Caillounun sevimli kedisinin adı nedir?
Tom
Sylvester
Gilbert
Sebastian
Tom
Sylvester
Gilbert
Sebastian
Hangisi Yazar Vedat Türkalinin senaryosunda yarattıgı karakter ?
Vedat Türkalinin senaryosunda yarattıgı karakter ?
Cevap :Fatmagül
Cevap :Fatmagül
Fatma Turgutun vokalistliğini yaptıgı Türk Rock grubu hangisidir?
Fatma Turgutun vokalistliğini yaptıgı Türk Rock grubu hangisidir?
Cevap : MODEL
Cevap : MODEL
11 Eylül 2001 ile hatırlanan olay hangisidir?
11 Eylül 2001 ile hatırlanan olay hangisidir?
Cevap : İkiz kulelere saldırı
Cevap : İkiz kulelere saldırı
ÇİGAN hangi ülkenin folkloruna ait bir müzik türüdür?
ÇİGAN hangi ülkenin folkloruna ait bir müzik türüdür?
Cevap :Macaristan
Çigan macar folkloru
Cevap :Macaristan
Çigan macar folkloru
Aşağı Saksonya hangi ülkenin eyaletlerindendir?
Aşağı Saksonya hangi ülkenin eyaletlerindendir?
Cevap :ALMANYA
Cevap :ALMANYA
Hangisi Ömer Seyfettinin romanıdır?
Hangisi Ömer Seyfettinin romanıdır?
Mercan kolye
Baba evi
El kapısı
Pembe incili kaftan
Ömer Seyfettin Hikayeleri
Acaba Ne idi
Acıklı Bir Hikâye
Aleko
And
Antiseptik
Aşk Dalgası
Aşk ve Ayak Parmakları
Apandisit
At
Ayın Takdiri
Ay Sonunda
Baharın Tesiri
Bahar ve Kelebekler
Balkon
Başını Vermeyen Şehit
Bekarlık Sultanlıktır
Beyaz Lale
Beynamaz
Birdenbire
Binecek Şey
Bir Hatıra
Bir Hayır
Bir Kayışın Tesiri
Bir Temiz Havlu Uğruna
Bir Vasiyetname
Bit
Bomba
Büyücü
Cesaret
Çanakkale'den Sonra
Çakmak
Çirkinliğin Esrarı
Dama Taşları
Devletin Menfaait Uğruna
Diyet
Dünyanın Düzeni
Düşünme Zamanı
Eleğimsağma
Elma
Efruz Bey
Falaka
Ferman
Fon Sadriştaynın Karısı
Fon Sadriştaynın Oğlu
Forsa
Gizli Mâbed
Gürültü
Havyar
Hafiften Bir Seda
Horoz
Hürriyet Bayrakları
İffet
İki Mebus
İlk Cinayet
İlk Düşen Ak
İlk Namaz
İnsanlık ve Köpek
İrtica Haberi
Kaç Yerinde
Kaşağı
Kerâmet
Kıskançlık
Kızıl Elma Neresi?
Koleksiyon
Korkunç Bir Ceza
Kumrular
Kurbağa Duası
Kurumuş Ağaçlar
Külah
Kütük
Lokanta Esrarı
Makul Bir Dönüş
Mehdi
Mehmaemken
Memlekete Mektup
Mermer Tezgah
Miras
Muayene
Muhteri
Müjde
Nakarat
Namus
Nasıl Kurtarmış?
Nadan
Nezle
Niçin Zengin Olmamış?
Nişanlılar
Nokta
Öpücüğün İlkel Bİçimi
Pamuk İpliği
Pembe İncili Kaftan
Perili Köşk
Pireler
Primo Türk Çocuğu
Ruzname
Rüşvet
Rütbe
Sivrisinek
Şefkate İman
Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür
Tavuklar
Teke Tek
Terakki
Teselli
Topuz
Tos
Tuhaf Bir Zulüm
Tuğra
Türbe
Türkçe Reçete
Uçurumun Kenarında
Uzun Ömer
Üç Nasihat
Velinimet
Vire
Yalnız Efe
Yeni Bir Hediye
Yemin
Yuf Borusu Seni Bekliyor
Yüksek Ökçeler
Yüzakı
Zeytin Ekmek
Akşam Sefası
Yiğit Çocuk
Mercan kolye
Baba evi
El kapısı
Pembe incili kaftan
Ömer Seyfettin Hikayeleri
Acaba Ne idi
Acıklı Bir Hikâye
Aleko
And
Antiseptik
Aşk Dalgası
Aşk ve Ayak Parmakları
Apandisit
At
Ayın Takdiri
Ay Sonunda
Baharın Tesiri
Bahar ve Kelebekler
Balkon
Başını Vermeyen Şehit
Bekarlık Sultanlıktır
Beyaz Lale
Beynamaz
Birdenbire
Binecek Şey
Bir Hatıra
Bir Hayır
Bir Kayışın Tesiri
Bir Temiz Havlu Uğruna
Bir Vasiyetname
Bit
Bomba
Büyücü
Cesaret
Çanakkale'den Sonra
Çakmak
Çirkinliğin Esrarı
Dama Taşları
Devletin Menfaait Uğruna
Diyet
Dünyanın Düzeni
Düşünme Zamanı
Eleğimsağma
Elma
Efruz Bey
Falaka
Ferman
Fon Sadriştaynın Karısı
Fon Sadriştaynın Oğlu
Forsa
Gizli Mâbed
Gürültü
Havyar
Hafiften Bir Seda
Horoz
Hürriyet Bayrakları
İffet
İki Mebus
İlk Cinayet
İlk Düşen Ak
İlk Namaz
İnsanlık ve Köpek
İrtica Haberi
Kaç Yerinde
Kaşağı
Kerâmet
Kıskançlık
Kızıl Elma Neresi?
Koleksiyon
Korkunç Bir Ceza
Kumrular
Kurbağa Duası
Kurumuş Ağaçlar
Külah
Kütük
Lokanta Esrarı
Makul Bir Dönüş
Mehdi
Mehmaemken
Memlekete Mektup
Mermer Tezgah
Miras
Muayene
Muhteri
Müjde
Nakarat
Namus
Nasıl Kurtarmış?
Nadan
Nezle
Niçin Zengin Olmamış?
Nişanlılar
Nokta
Öpücüğün İlkel Bİçimi
Pamuk İpliği
Pembe İncili Kaftan
Perili Köşk
Pireler
Primo Türk Çocuğu
Ruzname
Rüşvet
Rütbe
Sivrisinek
Şefkate İman
Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür
Tavuklar
Teke Tek
Terakki
Teselli
Topuz
Tos
Tuhaf Bir Zulüm
Tuğra
Türbe
Türkçe Reçete
Uçurumun Kenarında
Uzun Ömer
Üç Nasihat
Velinimet
Vire
Yalnız Efe
Yeni Bir Hediye
Yemin
Yuf Borusu Seni Bekliyor
Yüksek Ökçeler
Yüzakı
Zeytin Ekmek
Akşam Sefası
Yiğit Çocuk
Hangisi popüler müziklerin seçilmiş bölümlerinin sıralanmasıyla oluşan müzik parçasıdır?
Hangisi popüler müziklerin seçilmiş bölümlerinin sıralanmasıyla oluşan müzik parçasıdır?
Cevap : Potpuri
Cevap : Potpuri
Öykü ve Berk kardeşlerin flamenko tarzı yorumlayarak şöhrete adım attıkları türkü hangisidir?
Öykü ve Berk kardeşlerin flamenko tarzı yorumlayarak şöhrete adım attıkları türkü hangisidir?
Cevap : Evlerinin önü boyalı direk
Cevap : Evlerinin önü boyalı direk
Saha Çamur Oynayamıyorum FIKRA
Ortak
yapılan bir tatbikat esnasında otel odasna çekilen Türk,İngiliz ve
Fransız askerleri sohbet sonrası tam uykuya geçeceklerken İngiliz askeri
osurur.Bizde ayıp sayılan bu harekete kızan askerimiz ne oluyor lan
diye kızar.İngiliz pişkin pişkin futbol oynuyoruz İngiltere 1 Türkiye
0,arkasından bizimki çeker Türkiye 1 İngiltere 1 der.Sonra
İngiliz,arkasından bizimki derken askerimiz osuracağım diye yatağa
pisler ve düdük çalar.Anlamaya çalışan İngiliz ne oldu diye
sorar.Bizimki ilk yarı bitti devre arası der ve yatağından kalkarak
İngiliz'in yatağına gider ve yer değişirler.Temiz yatağa geçen bizimki
başlar Türkiye 3 İngiltere 3,Türkiye 4 İngiltere 3,Türkiye 5 İngiltere
3.Sesi çıkmayan İngilize sorar ne oldu.İngilizin cevabı; Saha çamur
oynayamıyorum, maç bitti olur. :))
Eskiden Hayat Çok Farklıydı Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın
50 - 60 - 70 - 80- 90'lı yıllarda mı büyüdün? Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın?
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...
5.- Bisiklete kasksız binilebiliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içilebiliniyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU.
onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dyslexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler
çok güzel ve mutlu yaşadık!
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...
5.- Bisiklete kasksız binilebiliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içilebiliniyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU.
onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dyslexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler
çok güzel ve mutlu yaşadık!
Seni Bir Daha Ne Zaman Görebilirim Dedim Rüyanda Görürsün Dedi
Seni Bir Daha Ne Zaman Görebilirim Dedim Rüyanda Görürsün Dedi...
Hemen Yatıp Uyumalıyım
Haydin İYİ GECELER .. :))
Hemen Yatıp Uyumalıyım
Haydin İYİ GECELER .. :))
27 Aralık 2013 Cuma
Ünlü Diş Hekimini Karısı Neden 3 Defa Aldatmış FIKRA
Ünlü diş hekimi Sam ve karısı 50. evlilik yıldönümlerini kutluyorlardı.. Sam birden eşine bir soru sordu..
-Sevgilim, bu 50 yıl içinde beni hiç aldattin mi?
-O da nerden çikti? diye sinirlendi eşi, cevabı ögrenmek istemezsin herhalde dedi..
-”Isterim” dedi Sam.. Lütfen anlat.
-”Madem ögrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattim” diye cevap verdi eşi
-”Kimlerdi bunlar?” diye sordu Sam..
-”Ilki” diye anlatmaya basladi esi “hani sen 30 yasindaydin ve kendi klinigini kurmak istiyordun da hiçbir banka sana kredi açmiyordu. Sonra bir banka müdürü eve geldi; hiçbir sey sormadan tüm kagitlari imzaladi ve sen en modern aletlerle klinigini açabildin..
-”Canim benim. Benim için kendini feda ettin demek.. Benim sevgili karıcığım” dedi Sam. “Peki ya ikincisi?”
- Hani 50 yasinda kalp krizi geçirmiştin ya, kritik bir by-pass ameliyatı olman gerekiyordu, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu..Her an ölebilirdin.. Dr. Halery onca yoldan kalkti geldi, ameliyatini yaptı.. Sen hayata döndün” dedi eşi..
-”Ah benim sevgili karıcım.. Hayatimi kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin, öyle mi? Peki üçüncü aldatisin?”
-”Hatirliyor musun, yıllar önce diş hekimleri odası baskanı olmak istemistin de 247 oy eksikti.." ;))
-Sevgilim, bu 50 yıl içinde beni hiç aldattin mi?
-O da nerden çikti? diye sinirlendi eşi, cevabı ögrenmek istemezsin herhalde dedi..
-”Isterim” dedi Sam.. Lütfen anlat.
-”Madem ögrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattim” diye cevap verdi eşi
-”Kimlerdi bunlar?” diye sordu Sam..
-”Ilki” diye anlatmaya basladi esi “hani sen 30 yasindaydin ve kendi klinigini kurmak istiyordun da hiçbir banka sana kredi açmiyordu. Sonra bir banka müdürü eve geldi; hiçbir sey sormadan tüm kagitlari imzaladi ve sen en modern aletlerle klinigini açabildin..
-”Canim benim. Benim için kendini feda ettin demek.. Benim sevgili karıcığım” dedi Sam. “Peki ya ikincisi?”
- Hani 50 yasinda kalp krizi geçirmiştin ya, kritik bir by-pass ameliyatı olman gerekiyordu, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu..Her an ölebilirdin.. Dr. Halery onca yoldan kalkti geldi, ameliyatini yaptı.. Sen hayata döndün” dedi eşi..
-”Ah benim sevgili karıcım.. Hayatimi kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin, öyle mi? Peki üçüncü aldatisin?”
-”Hatirliyor musun, yıllar önce diş hekimleri odası baskanı olmak istemistin de 247 oy eksikti.." ;))
Maaşına Zam İsteyen Hizmetçi FIKRA
Evin hizmetcisi, evin hanımından maaşına zam istemiş. Evin hanımı sormuş:
-Aldığın maaş yetmiyor mu, niye zam istiyorsun, bu zam istemenin sebebi nedir?
Hizmetçi cevap vermiş:
-Üç sebebim var hanımefendi, birincisi; sizden daha iyi ütü yapıyorum.
Evin hanımı kızararak sormuş:
-Sana bunu kim söyledi?
-Kocanız söyledi hanımefendi.
-İkinci sebebiniz nedir?
-Ben sizden daha iyi yemek pişiriyorum.
-Olamaz!.. Senin benden daha iyi yemek pişirdiğini kim söyleyebilir?
-Kocanız.
-Peki, üçüncü sebebiniz nedir?
-Ben sizden daha iyi sevişiyormuşum.
Evin hanımı iyice öfkelenerek sormuş:
-Bunu da mı kocam söyledi?
-Hayır hanımefendi, bunu bahçıvanınız söyledi.
Bu cevap üzerine maaşa zam kaçınılmaz olmuş :) meecbuuuur ;)
-Aldığın maaş yetmiyor mu, niye zam istiyorsun, bu zam istemenin sebebi nedir?
Hizmetçi cevap vermiş:
-Üç sebebim var hanımefendi, birincisi; sizden daha iyi ütü yapıyorum.
Evin hanımı kızararak sormuş:
-Sana bunu kim söyledi?
-Kocanız söyledi hanımefendi.
-İkinci sebebiniz nedir?
-Ben sizden daha iyi yemek pişiriyorum.
-Olamaz!.. Senin benden daha iyi yemek pişirdiğini kim söyleyebilir?
-Kocanız.
-Peki, üçüncü sebebiniz nedir?
-Ben sizden daha iyi sevişiyormuşum.
Evin hanımı iyice öfkelenerek sormuş:
-Bunu da mı kocam söyledi?
-Hayır hanımefendi, bunu bahçıvanınız söyledi.
Bu cevap üzerine maaşa zam kaçınılmaz olmuş :) meecbuuuur ;)
26 Aralık 2013 Perşembe
Bir İnsan Bilmiyorsa Ne İstediğini Hem Seni Ziyan Eder Hem Kendini
Bir İnsan Bilmiyorsa Ne İstediğini Hem Seni Ziyan Eder Hem Kendini...
Dibini Görmediğin Suya Dalmadığın Gibi, Emin Olmadığın Sevgiye Teslim Etme Kendini...
Dibini Görmediğin Suya Dalmadığın Gibi, Emin Olmadığın Sevgiye Teslim Etme Kendini...
Örtüsüz Kadın Perdesiz Eve Benzer
Örtüsüz Kadın Perdesiz Eve Benzer!
Perdesiz Ev İse Ya Satılıktır, Ya da Kiralıktır...
N.F. Kısakürek
Perdesiz Ev İse Ya Satılıktır, Ya da Kiralıktır...
N.F. Kısakürek
Kimseyi Sevemiyorsanız İlla Unutamadığınız Biri Var Anlamına Gelmez
Kimseyi Sevemiyorsanız İlla Unutamadığınız Birisi Yoktur;
Ya Hevesiniz Kalmamıştır, ya da İnancınız...
Ya Hevesiniz Kalmamıştır, ya da İnancınız...
Kadın Herşeyin Farkındadır Aslında
VE...
Kadın herşeyin farkındadır aslında...
Kendisine KUR yapıldığında,
YALAN söylendiğinde,
Kandırılmaya çalışıldığında,
Oyalandığında,
İstenmediğinde,
Çok sevildiğinde,
Değersiz görüldüğünde....
Kadın herşeyin farkındadır aslında...
Kendisine KUR yapıldığında,
YALAN söylendiğinde,
Kandırılmaya çalışıldığında,
Oyalandığında,
İstenmediğinde,
Çok sevildiğinde,
Değersiz görüldüğünde....
Öyle Birini Sevki Gündüz Güneşe Gece Yıldıza İhtiyaç Kalmasın
Dolu dolu yaşa hayatı,
Dilini Keşkeler Sarmasın...
Öyle Birini Sevki Gündüz Güneşe Gece Yıldıza İhtiyaç Kalmasın...
Dilini Keşkeler Sarmasın...
Öyle Birini Sevki Gündüz Güneşe Gece Yıldıza İhtiyaç Kalmasın...
25 Aralık 2013 Çarşamba
Geçtiğimiz günlerde kimin cenazesinde işaret dili tercümanı anlamsız el hareketleri kullanarak bir skandala sebep olmuştur?
Geçtiğimiz günlerde kimin cenazesinde işaret dili tercümanı anlamsız el hareketleri kullanarak bir skandala sebep olmuştur?
Cevap : Nelson Mandela
Cevap : Nelson Mandela
Hava şartları sebebiyle oluşacak bozuklukları önelemek için demiryolu raylarının arasına ve etrafına hangisi konulur?
Hava şartları sebebiyle oluşacak bozuklukları önelemek için demiryolu raylarının arasına ve etrafına hangisi konulur?
Cevap : Çakıl Taşı
Cevap : Çakıl Taşı
Aynı oyun içerisinde çamurda çimde kumda ve gölde oynanabilen oyun hangisidir?
Aynı oyun içerisinde çamurda çimde kumda ve gölde oynanabilen oyun hangisidir?
Cevap : GOLF
Cevap : GOLF
Ekonomik ve politik dengeleri dış ülkelere bağlı olan ülkeler için kullanılan MUZ CUMHURİYETİ terimi hangi yazara aittir?
Ekonomik ve politik dengeleri dış ülkelere bağlı olan ülkeler için kullanılan MUZ CUMHURİYETİ terimi hangi yazara aittir?
William Faulkner
O. Henry
Pablo Neruda
T. S. Elliot
Cevap :O. Henry
William Faulkner
O. Henry
Pablo Neruda
T. S. Elliot
Cevap :O. Henry
1971 de Hippilerin mesken tuttugu günümüzde varlıgını sürdüren kendi bayragı olan Hristiyanya adlı bagımsız şehir hangi ülkededir?
1971'de Hippilerin mesken tuttugu günümüzde varlıgını sürdüren kendi bayragı olan Hristiyanya adlı bagımsız şehir hangi ülkededir?
Hollanda
Fransa
Belçika
Danimarka
Kim milyoner olmak ister yarışmasının 125 bin liralık sorusu
Yarışmacı yarı yarıya joker hakkını kullandı ve
Hollanda
Danimarka kaldı
Doğru cevap : Danimarka
Hollanda
Fransa
Belçika
Danimarka
Kim milyoner olmak ister yarışmasının 125 bin liralık sorusu
Yarışmacı yarı yarıya joker hakkını kullandı ve
Hollanda
Danimarka kaldı
Doğru cevap : Danimarka
Amazon kenarında yuvalarını su bastığı zaman kendi bedenlerinden sal oluşturup birbirlerini taşıyan hayvan türü hangisidir?
Amazon kenarında yuvalarını su bastığı zaman kendi bedenlerinden sal oluşturup birbirlerini taşıyan hayvan türü hangisidir?
Kaplumbağa
Karınca
Kurbağa
Bukalemun
Cevap : Karınca
Kaplumbağa
Karınca
Kurbağa
Bukalemun
Cevap : Karınca
Kendisine ulaşmak için Babil kulesini inşa eden insanları tanrı hangi cezayla cezalandırmıştır?
Kendisine ulaşmak için Babil kulesini inşa eden insanları tanrı hangi cezayla cezalandırmıştır?
Cevap : Farklı dilde konuşturarak
Cevap : Farklı dilde konuşturarak
Sezen aksunun başını göğsüme sakla sevgilim güzel saçlarımda dolaşsın elin sözleri hangi şaire aittir?
Eskiden okullarda biyoloji derslerinde hangi hayvanın anatomisi incelenirdi?
Eskiden okullarda biyoloji derslerinde hangi hayvanın anatomisi incelenirdi?
Cevap : Kurbağa
Cevap : Kurbağa
Para futbolu oyununda en az kaç tane madeni para vardır?
Para futbolu oyununda en az kaç tane madeni para vardır?
Cevap : 3 tane
Cevap : 3 tane
Hangisini iki yanından tutup kırdığınızda iki yerine üç veya daha fazla parçaya bölünür?
Hangisini iki yanından tutup kırdığınızda iki yerine üç veya daha fazla parçaya bölünür?
Cevap : Spagetti
Cevap : Spagetti
Oynarken geometrik hesaplar yapılan oyun hangisidir?
Oynarken geometrik hesaplar yapılan oyun hangisidir?
Cevap : Bilardo
Cevap : Bilardo
Kalkan balığındaki küçük sert noktalar hangi isimle anılır?
Kalkan balığındaki küçük sert noktalar hangi isimle anılır?
Boncuk
Toka
Yüzük
Düğme
Boncuk
Toka
Yüzük
Düğme
Mavi Gömleği Ütülenmediği İçin Toplantıya Geç Kalan Adam Kıssadan Hisse
OKUNMAYA DEĞER BİR HİKAYE !
Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı. Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu:
-Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. “Kahverengi gömlekle gidiversen nolur! muş. Bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?
-Tamam bey, bitti işte.
Adam açık mavi gömleği hışımla aldı;
-Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar.
Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı;
-Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin.
-Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara ‘Hoş geldin’ demeliyim.
Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı. Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi, “Bir kaza yapmasa bari”.. Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.
-Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim.
Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi. Biraz sonra çocuklarına seslendi
-Kahvaltınız hazııır!
Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti.Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı. Radyo’da zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı. Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. “Geç kaldım diye acele edip acaba o da” Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.
-Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?
Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı. Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Gözyaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.
-Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?
Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı. Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; “Haberleri mi dinledin?” diye sordu. Hanımı, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi. Hanımı zorlukla sordu;
-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?
- Eğer gömleğimi vaktinde ütülemiş olsaydın, şimdi ben de o kazanın içinde olacaktım.
-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim”
O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.
-Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.
NE ZAMAN ÖLECEĞİMİZİ, BAŞIMIZA NE GELECEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN BİLEMEYİZ. BU YÜZDEN SEVDİĞİNİZ İNSANLARLA AYRILIRKEN HEP GÜZEL HATIRLANACAĞINIZ BİR ŞEKİLDE VEDALAŞIN. BAZI ŞEYLERİ TELAFİ ETMEYE FIRSATINIZ OLMAYABİLİR...
Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı. Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu:
-Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. “Kahverengi gömlekle gidiversen nolur! muş. Bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?
-Tamam bey, bitti işte.
Adam açık mavi gömleği hışımla aldı;
-Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar.
Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı;
-Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin.
-Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım. Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara ‘Hoş geldin’ demeliyim.
Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı. Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi, “Bir kaza yapmasa bari”.. Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.
-Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim.
Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi. Biraz sonra çocuklarına seslendi
-Kahvaltınız hazııır!
Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti.Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı. Radyo’da zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı. Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. “Geç kaldım diye acele edip acaba o da” Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.
-Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?
Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı. Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Gözyaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.
-Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak? Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?
Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı. Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; “Haberleri mi dinledin?” diye sordu. Hanımı, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi. Hanımı zorlukla sordu;
-Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?
- Eğer gömleğimi vaktinde ütülemiş olsaydın, şimdi ben de o kazanın içinde olacaktım.
-Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim”
O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.
-Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm.
NE ZAMAN ÖLECEĞİMİZİ, BAŞIMIZA NE GELECEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN BİLEMEYİZ. BU YÜZDEN SEVDİĞİNİZ İNSANLARLA AYRILIRKEN HEP GÜZEL HATIRLANACAĞINIZ BİR ŞEKİLDE VEDALAŞIN. BAZI ŞEYLERİ TELAFİ ETMEYE FIRSATINIZ OLMAYABİLİR...
Oyun İsteği Gönderenlere Sesleniyorum
Bana Oyun İsteği Gönderenlere Sesleniyorum!
Bakın çiftliğinize dalar, tüm çiçeklerinizi yolar,
Bağınızı bahçenizi tarumar eder,
Okey tahtasını kafanızda kırarım...
Demedi demeyin, adamı hasta etmeyin uleyyynn :))
Bakın çiftliğinize dalar, tüm çiçeklerinizi yolar,
Bağınızı bahçenizi tarumar eder,
Okey tahtasını kafanızda kırarım...
Demedi demeyin, adamı hasta etmeyin uleyyynn :))
Baba Rızık Kapısıdır Açmasını Bilene
Baba Rızık Kapısıdır Açmasını Bilene,
Anne cennet kapısıdır girmesini bilene,
Kardeş gönül aynasıdır bakmasını bilene,
Eş, dost, hısım, akraba, konu komşu okyanustur yüzmesini bilene,
Evlat deniz suyu gibidir ne içilir ne vazgeçilir...
Anne cennet kapısıdır girmesini bilene,
Kardeş gönül aynasıdır bakmasını bilene,
Eş, dost, hısım, akraba, konu komşu okyanustur yüzmesini bilene,
Evlat deniz suyu gibidir ne içilir ne vazgeçilir...
Çiftçinin Kapan Kurduğu Fare Kıssadan Hisse
Çiftliğin ambarını mesken tutan fare, bir gün çiftçinin kendisine kapan kurduğunu görür.
Hemen horoza gidip, heyecanlı ve endişeli bir sesle, durumu anlatır.
“Benim sorunum değil” der horoz. “Ben zaten yakalanmam o kapana. Tuzak sana kurulmuş, başının çaresine bak!”
Fare, panikler. Yeni yavrulamış koyuna koşar, soluk soluğa, “Çiftçi bana kapan kurdu koyun kardeş…” diye yakınır.
Koyun, “Bana ne ki?” der. “Dikkatli ol, kapana yakalanma!”
Farecik, ağlamaklıdır. Son bir umutla, öküzün yanına varır, içini döker.
Öküz de ilgisiz kalır. “Beni meşgul etme!” diye payladığı fareyi, “Başının çaresine bak” öğüdüyle savar.
Fare çaresiz ve üzgün, yuvasına döner.
Günlerden bir gün, çiftçinin fare için kurduğu kapana, bir yılan yakalanır. Zehirli mi zehirli türdendir. Çiftçinin oğlu kapanın yanından geçerken, yılan can havliyle oğlanın bacağını ısırır. Çocuk acıyla kıvranarak yere düşer, katılır kalır.
Çiftliğe doktor çağrılır. Muayene sonrası gereken ilaçları veren doktor, çıkıp giderken “Horoz kesip suyuna çorba yapın, hastayı güçlendirir” der.
Horozu kesip çorba yaparlar.
Çiftlik evine o kadar çok “geçmiş olsun” ziyaretine gelen olur ki, çiftçi konukları ağırlamak için koyunun gözü gibi sevdiği kuzusunu keser. Kebap yapıp ikram eder.
Ne var ki çiftçinin oğlunun sağlığı, gün geçtikçe kötüleşir. Sonunda ölür.
Çiftçi cenazeyi kaldırır ve bu kez, “başın sağ olsun”a gelenleri ağırlamak için öküzü de keser!
Oğlunu ve Gelinini Yemeğe Davet Eden Yaşlı Anne Kıssadan Hisse
Keşke bütün anneler böyle ince düşünebilseydi ;)
Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın,
akşam yemeğine gelecek olan oğlu
ve yeni gelini için yine mutfağına kapanmış,
yemek yapıyordu.
Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi.
Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında
çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar…
Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler
değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı.
Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı,
köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti.
Oğlu, yeni gelini ve aile dostu,
kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden
geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek
iştahlı göründükleri söylenemezdi.
Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin
ellerini öperek evlerine gittiler.
Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra
gitmeyi düşünüyordu.
Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına:
"Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum.
Bana söyler misin, bu geceki yemekler
neden o kadar kötüydü?
Bence ya hastasın ya da bir bildiğin var." dedi.
Yaşlı kadın gülümseyerek cevap verdi:
- Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım.
Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir
annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak...
Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın,
akşam yemeğine gelecek olan oğlu
ve yeni gelini için yine mutfağına kapanmış,
yemek yapıyordu.
Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi.
Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında
çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar…
Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler
değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı.
Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı,
köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti.
Oğlu, yeni gelini ve aile dostu,
kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden
geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek
iştahlı göründükleri söylenemezdi.
Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin
ellerini öperek evlerine gittiler.
Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra
gitmeyi düşünüyordu.
Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına:
"Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum.
Bana söyler misin, bu geceki yemekler
neden o kadar kötüydü?
Bence ya hastasın ya da bir bildiğin var." dedi.
Yaşlı kadın gülümseyerek cevap verdi:
- Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım.
Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir
annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak...
24 Aralık 2013 Salı
Yağmurlar Düşünce Tenime Her Damlayı SEN Sanıp Islanmayı AŞK Bildim
Yağmurlar Düşünce Tenime Her Damlayı SEN Sanıp Islanmayı AŞK Bildim.
Biliyormusun gölgeni bile çok özledim...
Biliyormusun gölgeni bile çok özledim...
Sen Hep Yüreğimde Kalbimde KAL
Sen Hep Yüreğimde Kalbimde KAL...!
İlla sıkılıp dolaşmak istersen,
Damarımda dolaş, kanımda dolaş.
Canımda dolaş ama kalbimden fazla uzaklaşma !...
İlla sıkılıp dolaşmak istersen,
Damarımda dolaş, kanımda dolaş.
Canımda dolaş ama kalbimden fazla uzaklaşma !...
Senin Kanadın Olmak İsterdim Ben Olmadan Uçma Diye
Senin Kanadın Olmak İsterdim Ben Olmadan Uçma Diye,
Senin Baharın Olmak İsterdim, Ben Olmadan Açma Diye...
Senin Baharın Olmak İsterdim, Ben Olmadan Açma Diye...
DERVİŞ'İN SARHOŞA MUHTEŞEM DERSİ..!
Sarhoşun biri şarap şişesiyle caminin önünden geçerken, camiden çıkan bir dervişin dikkatini çeker ve derviş sarhoşa der ki:
Birader, şu şişeni bana versene.
Sarhoş şaşkın şekilde:
Sen yeni camiden çıktın, şarabı ne yapacaksın be adam..?
Derviş der ki:
Şarabı, caminin içene dökeceğim.
Sarhoş hiddetlenir, kızgın bir şekilde:
Sen nasıl Allah'ın evine şarap dökersin..?
Allah'tan korkmaz mısın..?
Ben kırk yıldır içki içerim ama böyle bir şeyi asla yapmam.
Şarabı da sana bu iş için vermem.
Haydi başka kapıya git.
Beni bulaştırma, ben Allah'tan korkarım.
Sarhoş bilmeden de olsa, dervişin tam da istediği cevabı vermiştir.
Derviş taşı gediğine ustalıkla koyar:
Be adam; sen şu kul yapısı, adına cami dediğimiz taştan, topraktan yapılmış binanın içine saygından şarap döktürmezsin ama nasıl olur da, Allah'ın sana rahmeti ve lütfu ile emanet edip, kendisine kul olup, ibadet etmeni istediği şu mükemmel ve muazzam beden sarayının içine şarap dökersin..!
Birader, şu şişeni bana versene.
Sarhoş şaşkın şekilde:
Sen yeni camiden çıktın, şarabı ne yapacaksın be adam..?
Derviş der ki:
Şarabı, caminin içene dökeceğim.
Sarhoş hiddetlenir, kızgın bir şekilde:
Sen nasıl Allah'ın evine şarap dökersin..?
Allah'tan korkmaz mısın..?
Ben kırk yıldır içki içerim ama böyle bir şeyi asla yapmam.
Şarabı da sana bu iş için vermem.
Haydi başka kapıya git.
Beni bulaştırma, ben Allah'tan korkarım.
Sarhoş bilmeden de olsa, dervişin tam da istediği cevabı vermiştir.
Derviş taşı gediğine ustalıkla koyar:
Be adam; sen şu kul yapısı, adına cami dediğimiz taştan, topraktan yapılmış binanın içine saygından şarap döktürmezsin ama nasıl olur da, Allah'ın sana rahmeti ve lütfu ile emanet edip, kendisine kul olup, ibadet etmeni istediği şu mükemmel ve muazzam beden sarayının içine şarap dökersin..!
ACIL TELEFONLAR
Yangın
110
Alo
Trafik 154
Polis
İmdat 155
Elektrik Arıza
186
Gaz Arıza
187
Hızır
Servis 112
Jandarma İmdat
156
Telefon Arıza
121
Alo Doktor
113
Alo Zabıta
153
Tüketici
Hattı 175
Orman
Yangını 177
Sağlık Danışma
184
Kablo Arıza
126
Uyandırma
135
Bilinmeyen Numaralar
118
Cenaze Hizmetleri
188
PostaKodu
119
Ruhsal Bunalım
Danışma 182
AloSahil
Güvenlik 158
Turizm
Polisi 0212 527 45 03
Telefon
Borcu Tel
163
Uyandırma
Tel 135
Fonotel
Tel 141
Radyo-TV
Arıza Tel 125
İş
ve işçi bulma Tel
180
Vergi
Danışma Tel 189
Su
Arıza-Fatura Bilgileri Tel 185
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)