Bu Blogda Ara

25 Mayıs 2014 Pazar

Cân-ı Gönülden "Bismillah" Desen Deniz Yol Olur.


Vaktiyle Eminönü civarinda ayakkabi tamirciligi (eskici) yapan fakir (çok az gelirli) kanaatkar bir zât varmis. Bu zât günlük kazanciyla geçinir ve son dere­ce helâl kazançla evine yiyecek-içecek götürürmüs.

Bir gün bu zât, Eminönü'ndeki Yeni Câmi'de namazdan sonra vaaz dinler. Kürsüde vaaz veren hoca efendi, vaa'zinda "Her kim cân-ü gönülden, inanarak (Bismilâhirahmânirrahim) dese ve deniz üzerinden yürüse deniz yol olur. Allâhü Teâlâ kuvvet ve kudret sahibidir. Kendisine kalbden bagli olanlara yardim eder. Lutf ve ihsanda bulunur" der.

Bu vaazi kendinden geçerek, cân-ü gönülden dinleyen eskici zât aksam olunca kulübesini kapatir. Evine gitmek üzere Sarayburnu'na gelir. Evi de Üsküdar'da ve " Bismilâhirahmânirrahim " diyerek adimini denize atmis. Yürüyerek evine varmış. Kapiyi çalmis. Hanimi kapiyi açmış. Karsisinda kocasini görünce: Hayrola efendi. Bugün erken geldin der. Adam olanları anlatır.

—"Aman efendi" der. O hoca efendiyi yarın evimize davet et. Aksam üzeri hoca efendiyle beraber gelin. Sakin ha unutma diye rica eder.

Ayakkabı tamirciliği yapan zât, ertesi gün hoca efendinin vâzu-nasihatini dinledikten sonra hocanın elini öper ve hocam sizden bir ricam olacak, kabul buyurur musunuz? der. Hoca efendi:
- "Hay hay evlâd başımın üstüne" der. Sağlam inançlı, işi (ameli) temiz saf Müslüman eskici zât:

—Efendim, bu aksam yemegini bizim fakir hânede lütfeder misiniz? Refikam (hanimim) çok rica etti. "Mutlaka Hoca efendiyi bu aksam getir bir fakir çorbasi içirelim. Elini öpüp duasını alalım" dedi der.

Hoca efendi ile beraber Sarayburnu'na (Gülhane parkinin kösesine) gelirler. Haydi bakalim hoca efen­di; " Bismilâhirahmânirrahim " der adimini denize atar. Ayakkabi tamircisi hiç sagina soluna bakmadan hem yürür, hem de: Hocam Allah sizden razi (hosnut) olsun. Bu duayi ögrettiniz de kolayca evime gidip gelebiliyorum. Ayrica Üsküdar'a geçerken kayiga verdigim para da bize kaliyor diyerek hocaya dua ve tesekkür ederek denizden Kizkulesine dogru yaklaşır. Hoca efendiden ses gelmeyince, arkasina dönüp bakar. Bir de ne görsün; hoca efendi sahilde bekliyor. Ayakkabi tamircisi zât:
- Aman hocam! Niye bekliyorsunuz? Buyursaniza.
Hoca efendi Ayakkabi tamircisine el ederek: Gel gel der. Adamcagiz geri gelir. Acaba hoca efendi gitmekten vaz mi geçti? diye korkarak:

—Aman hocam elini ayagini öpeyim! Neden buyur muyorsunuz? Bu duayi dün siz söylediniz. Sizden ögrendim: "Besmelenin faziletini" Siz dediniz. Kim ki, kalpten inanarak: " Bismilâhirahmânirrahim " dese deniz yol olur demistiniz der.
Hoca efendi;

— Evet, evlâd! Ben dedim ve hem de dedigim gibi­dir. Fakat buraya gelince mel'un seytan beni aldatti. Bir an acaba?., dedim. Acaba demeden adımımı atıp seninle yürüseydim, seninle gelirdim. Ama artik sendeki sağlam imân bende yok. Bir kere süphe (kusku) girdi içime. Acaba dedim. Artik gelemem batarim dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder