Bu Blogda Ara

10 Şubat 2014 Pazartesi

BELÂ'NIN ÖNÜNDEN SAPMASINI BİLİN kıssadan hisse


- Tahsilim zamanında bizim medreseye en yakın fırından ekmek alırdım.

Senelerce bu fırının müşterisi olmaya devam et­tim. Bir sabah yine âdetim üzere ekmek almak mak­sadıyla bu fırına geldiğimde, fırında çalışan bir işçi­nin, bir haksızlığına maruz kaldım. Herkese ekmek veriyor, sıram gelip geçtiği halde bir türlü beni gör­müyordu. Adamı şöyle ikaz ettim, böyle hatırlatma­da bulundum ise de, hep bana ters cevap veriyordu. Ön sırada beni görmezlikten gelip, hep arka sıralardakileri tercih ediyordu. Artık canım burnuma gelmişti, bu haksızlık karşısında. Fırının yanında, ayak altında duran bir taşı kaptığım gibi, adamın üzerine yürümeye karar verdim. Ama tam o sırada birden aklıma geldi:

- Bu adam bir belâya müstehak hale gelmişse, neden bunu benim elimden bulsun? Ben de onu be­lâya atan adam suçunu yükleneyim? Sabredeyim, mutlaka bunun içinde bir hayır vardır, dedim.

En nihayet herkes ekmeğini alıp gittikten sonra, bana da istediğimi verdi, dershaneme geri döndüm.

Bir gün sonra fırına gittiğimde ise, adamın yerin­de olmadığını gördüm. Sordum. Dediler ki:

- O işçi, dün aniden hastalandı, şu anda ölümle burun burunadır. Fakat bir türlü ölemiyor, can çeki­şip duruyor.

Hemen aklıma geldi, ona vurmayı niyet ettiğim taşı alıp, ziyaretine gittim. Taşı alnına değdirip yor­ganın üstüne koydum. Az sonra adam kolayca son nefesini veriverdi. Çünkü bu taşla onun eceli gele­cekti. Bununla ömrü bitecekti.

Fakat sabrım sebebiyle, o taşı ona vuran ben ol­maktan kurtulmuştum.

Bu olaydan alınacak ders şudur:

Siz de suçsuz yere bir sataşmaya uğrarsanız, işi kavga ve münakaşaya götûrmeyinizî Belânın önün­den sapmasını bilin ve:

"Bu adam bir musibete müstahaktır, fakat benden bulmasın, * diyerek çekilin.

O kişi neye lâyıksa onu bulacaktır. Yeter ki bu be­lâ sizin elinizle gelmesin, başınızı derde sokmasın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder