Gencin Kurtulusu
Hz. Ömer (r.a.)'in halifeligi zamaninda, iki genç, bir genci iki kolundan sikica tutup halifenin huzuruna getirmislerdi.
Halife Ömer (r.a.):
— Söyleyin, derdiniz nedir? Bu delikanlinin ne suçu var da, böyle sikica tutup buraya getirdiniz? diye sordu.
Delikanlinin ellerinden tutan iki gençten biri konusmaya basladi:
— Ya Emîr'el-Mü'mminin! Bu genç bizim babamizi öldürdü. Biz de adl-i ilâhî'nin tatbiki için huzurunuza getirdik. Babamizin bir suçu olmadigi kanaatindayiz. Çünkü babamiz, etrafta sevilip hatiri sayilan bir insandi. Buna ne lâzim geliyorsa tatbikini sizden istiyoruz, dediler.
Hazreti Peygamberimizin adalet sifatina varis olan Hazreti Ömer, o gence:
— Dogru mu söylüyorlar? Eger dogru söylüyorlarsa söyleyeceklerin nedir? buyurdu.
Genç, kendisim getirenlerin söylediklerinin dogru oldugunu, ancak hadiseyi anlatmak istedigini söyleyip müsaade aldiktan, sonra konusmaya basladi:
— Ya Emir-el Mü'ininîn! Ben bir köylüyüm. Buraya (Medine'ye) Nebiyyi zisan Efendimizin kabr-i Serifini ziyarete geldim. Çünkü Peygamberimiz: «Benim kabrimi ziyaret eden beni ziyaret etmis gibidir» buyurmaktadir. Medine civarina geldigimde hurmalik yakininda abdest bozmam icabetti. Atimdan inip abdest tazelemek için mesgul olurken, atimin bir agacin dalindan koparmakta oldugunu gördüm. Abdesti birakip hemen ata kostum. Lâkin o anda karsidan yasli bir adam bana karsi bagirarak geliyordu. Biraz yaklastiktan sonra, elindeki tasla atima vurdu ve at düsüp öldü. Atimi çok severdim... Dayanamadim, ben de onun ata vurdugu tasi alip kendisine firlattim. Bir de baktim ki, eceli gelmis olacak adam da öldü. Ben o anda kaçmak isteseydim kaçardim. Fakat ben Allah'a ve ahiret gününe inanmis bir kimseyim. Cezam ne ise onu dünyada çekmeye raziyim. Hükm-ü ilâhî ne ise tatbik edilir, diyerek gayet sogukkanlilikla basindan geçenleri anlatti.
Hazreti Ömer (r.a.) gencin anlattigina göre kisas lâzim geldigini ve idam edilecegini bildirdi. Genç bu hüküm karsisinda gene hiç itiraz etmek söyle dursun, bir mazeret bile beyan etmeden:
— Evet! Seriatin emri ne ise ben, ona raziyim. Sizin adaletinize de hiç bir itirazim olamaz. Yalniz sizden bir ricam olacak, o da; benim bakmakla yükümlü oldugum bir yetim var. Onun bana teslim edilen altinlarini ben, bahçemde bir yere gömmüstüm. Simdi onun yerini benden baska kimse bilmemekte, bana üç gün müsaade edin de, o yetimin malini kendisine teslim edip geleyim. Belki huzur-u ilâhîde ma'zur olabilirim, elimde olmadigi için teslim edemedim derim ama, o yetimin dünyada bundan mahrum olmamasi için kendisine teslim etmem daha iyi olur, der.
Hazreti Ömer
— Sen su anda mahkûmsun, müsaade etmemiz mümkün degildir. Belki kaçarsin, dedi.
Genç kaçmayacagina dair söz verip kaçmak istese daha evvel kaçmaya tesebbüs edebilecegini söyledi ise de Halife:
— Sizi salivermemiz imkânsizdir. Ancak bir kefil olursa o zaman birakabiliriz, buyurdu.
Bunun üzerine genç, orada bulunan Ashab üzerinde bir göz gezdirdikten sonra; Ebû Zerril Gifari hazretlerini göstererek:
— Bu zat bana kefil olur, dedi. Bu sefer Hazreti Ömer:
— Ya Eba Zerr kefilligi kabul ediyor musun? diye sordu. Ebu Zer (r.a.):
— Evet, kefil oluyorum. Bu çocugun üç güne kadar dönüp teslim olacagina inaniyorum, dedi.
Genci serbest biraktilar, üç gün içinde gidip geri gelmek üzere müsaade isteyerek ayrildi. Üçüncü gün olunca, ölen adamin çocuklari Ebu Zer Hazretlerine: «Ya Ebu Zer! Kefil oldugun adam gelmedi. Kim oldugunu bilmedigin bir kimseye, nasil kefil oluyorsun. Adam bir kere ölümden kurtuldu, bir daha geri gelir mi?» diyerek Ebu Zer Hazretlerini sikistiriyorlardi.
Ebu Zer Hazretleri:
— Daha üç gün dolmadi. Eger üç gün dolar, genç de geri gelmezse, seriatin emri ne ise bana tatbik ediniz, buyuruyor ve kefaletine sadik oldugunu söylüyordu. Ashabi Kirami bir üzüntü kaplamisti. Çünkü genç gelmeyecek olursa, Ebu Zer Hazretleri onun yerine idam edilecekti.
Hazreti Ömer:
— Ya Ebu Zer! Eger vermis oldugu zamandan sonra gelecek olsa bile, zamani gelince emri ilâhîyi tatbik eder, hükmü senin üzerinde infaz ederim, buyuruyordu.
Bu arada bazi ashap, babasi ölen gençlere diyet teklifinde bulundular. Yeter ki Ebu Zer Hazretleri idam edilmesin, diyorlardi. Fakat onlar, bunu kabul etmiyorlar, babamizin katilinin kani akmadikça, buradan ayrilmayiz diyorlardi. Bu heyecan kasirgasi içinde Medine sehri çalkalanirken, bütün mü'minler neticeyi beklemekte idiler, ki tam bu esnada karsidan bir adamin olanca kuvvetiyle kosarak yaklasmakta oldugu görüldü. Bu gelen iste o adamdi. Kosarak Huzur-u Halifeye vardi:
— Biraz geç kalmakla sizi belki endiselendirmis olabilirim ama özür dilerim. Görüyorsunuz ki, havalar sicak, yolumuz uzak, bir binek atim da yok. Ancak gelebildim. Beni mazur görün, dedi.
Orada bulunanlar, hakikaten kendisinden ümit kesildigi bir sirada bir adamin kosa kosa ölüme gelmesini taaccüple karsilamislardi. Hepsi mü'min dedigin, iste böyle olmali, gibi sözler söylüyorlardi.
Halkin hayret ettigini gören delikanli:
— Merd olan sözünde durur, mü'min olan ahdine vefakâr olur. ölümden kaçmakla kurtulmak mümkün mü? Ben «dünyada ahde vefa kalmadi» sözünü söyletir miyim? deyip hakkinda alinan kararin infaz edilmesini bekledigini söyledi.
Ebu Zer (r.a.)'dan tanimadigi bir adama nasil olup da kefil olmayi kabul ettigi ve bu genci taniyip tanimadigi soruldugunda, O da söyle buyurdu:
— Hayir; tanimiyordum. Fakat bu hadise Islam halifesi ve birçok sahabe huzurunda oldu. Ben orada bu teklifi kabul etmeyip de: «Alemde- feraset diye bir sey kalmamis» dedirtir miyim? buyurdu. Bunun üzerine kalplerine bir merhamet gelen gençler de, dâvalarindan vazgeçtiler ve kisas istemediklerini bildirdiler. Onlara kisas yerine diyet teklif edildi. Diyet beyt-ül maldan verilecekti. Biz de davamizdan vazgeçtik. Diyet de almayacagiz. Dünyada insanlik ve cömertlik kalmadi mi dedirtelim mi? dediler ve sirf Allah rizasi için davalarindan vazgeçtiklerini bildirip, diyet bile almayacaklarini söyleyerek helâllastilar ve aglastilar. Böylece hem bütün ashap büyük bir üzüntüden kurtulmus oldu, hem de bir Müslümanin kisas edilerek ölümü önlenmis oldugu gibi, fazileti Islama büyük bir örnek de verilmis oldu.
Güncel Konular, Yarışma Soruları ve Cevapları, Eğlence, Fıkra, Siyaset, Genel Kültür,Bilgi Yarışması, Anlamlı Sözler
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder