Bu Blogda Ara

11 Haziran 2014 Çarşamba

Cânü Gönülden "Bismillah" Desen Deniz Yol Olur ( kıssadan hisse)

Cânü Gönülden "Bismillah" Desen Deniz Yol Olur.

Vaktiyle Eminönü civarinda ayakkabi tamirciligi (eskici) yapan fakir (çok az gelirli) kanaatkar bir zât varmis. Bu zât günlük kazanciyla geçinir ve son dere­ce helâl kazançla evine yiyecek-içecek götürürmüs.

Bir gün bu zât, Eminönü'ndeki Yeni Câmi'de na­mazdan sonra vaaz dinler. Kürsüde vaaz veren hoca efendi, va'zinda "Her kim cân-ü gönülden, inanarak (Bismilâhirahmânirrahim) dese ve deniz üzerin­den yürüse deniz yol olur. Allâhü Teâlâ kuvvet ve kudret sahibidir. Kendisine kalbden bagli olanlara yardim eder. Lutf ve ihsanda bulunur" der.

Bu vaazi kendinden geçerek, cân-ü gönülden din­leyen eskici zât aksam olunca kulübesini kapatir. Evine gitmek üzere Sarayburnu'na gelir. Evi de Üskü­dar'da imis. Üsküdar'da otururmus. Ve " Bismilâhirahmânirrahim " diyerek adimini denize atmis. Yürüyerek evine varmis. Kapiyi çalmis. Hanimi kapiyi açmis. Karsisinda kocasini görünce: Hayrola efen­di. Bugün erken geldin der. Adam olanlari anlatir.

—"Aman efendi" der. O hoca efendiyi yarin evi­mize davet et. Aksam üzeri hoca efendiyle beraber gelin. Sakin ha unutma diye rica eder.

Ayakkabi tamirciligi yapan zât, ertesi gün hoca efendinin vâzunasihatini dinledikten sonra hoca­nin elini öper. Ve hocam sizden bir ricam olacak, ka­bul buyurulur mu? der. Hoca efendi: "Hay hay evlâd basimin üstüne" der. Saglam inançli, isi (ameli) temiz saf Müslüman eskici zât:

—Efendim, bu aksam yemegini bizim fakir-hâ-nede lütfeder misiniz? Refikam (hanimim) çok rica istirham etti. "Mutlaka Hoca efendiyi bu aksam getir bir fakir çorbasi içirelim. Elini öpüp duasini alalim" dedi der.

Hoca efendi ile beraber Sarayburnu'na (Gülhane parkinin kösesine) gelirler. Haydi bakalim hoca efen­di; " Bismilâhirahmânirrahim " der adimini denize atar. Ayakkabi tamircisi hiç sagina soluna bakmadan hem yürür, hem de: Hocam Allah sizden razi (hosnut) olsun. Bu duayi ögrettiniz de kolayca evime gidip gelebiliyorum. Ayrica Üsküdar'a geçerken kayiga verdi­gim para da bize kaliyor diyerek hocaya dua ve tesek­kür ederek denizden Kizkulesine dogru yaklasir. Ho­ca efendiden ses gelmeyince, arkasina dönüp bakar. Bir de ne görsün; hoca efendi sahilde bekliyor. Ayak­kabi tamircisi zât: Aman hocam! Niye bekliyorsu­nuz? Buyursaniza. Hoca efendi Ayakkabi tamircisine el ederek: Gel gel der. Adamcagiz geri gelir. Acaba hoca efendi gitmekten vaz mi geçti? diye korkarak:

—Aman hocam elini ayagini öpeyim! Neden bu­yur muyorsunuz? Bu duayi dün siz söylediniz. Sizden ögrendim: "Besmelenin faziletini" Siz dediniz. Kim ki, kalpten inanarak: " Bismilâhirahmânirrahim " dese deniz yol olur demistiniz der. Hoca efendi;

— Evet, evlâd! Ben dedim. Ve hem de dedigim gibi­dir. Fakat buraya gelince mel'un seytan beni aldatti. Ansizin: Acaba?., dedim. Acaba demeden adimimi atip seninle yürüseydim, seninle gelirdim. Ama artik sen­deki saglam imân bende yok. Bir kere süphe (kusku) girdi içime. Acaba dedim. Artik gelemem batarim dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder