Bu Blogda Ara

31 Ekim 2016 Pazartesi

YALNIZLIK

Çekildim kabuğuma burdan bakıyorum dünyaya, çok şey kaçırdığımı sanmıyorum, duymadığım fazladan üç beş yalandan başka!
Tuttum dilimin ucundakileri, yuttum söylemek istediklerimi, sustum; anlatmak istediklerimin öğrendiğimde dinlenmediğini!
Yalnızdım, d
iğer elimi tutacak sadece diğer elimdi,
Ve yanımda yürüyen bir tek kendi gölgemdi üzüldüm belki ama olsun; en azından acıda olsa bir şeyler gerçekti!
Çekildim bir kenara, bir dünya kurdum bir başıma; belki yalnızım ama en azından tebessümlerine güvenip yola çıktığım ve o yolu tamamlayamadığım insanlar yok yanımda!
Unutmak istediklerim var; yaşadıklarım, yaşamamış olmak istediğim geride bıraktıklarım!
Ne kadar da acı, çok sevdiklerimin olması pişmanlığım!
Başımı alıp gidesim var uzaklara!
Bir merhaba diyecek kadar bile beni tanımayan insanların arasına!
Hem öyle toplamadan ne valiz ne çanta, zaten yanıma almak istediklerim değil bırakmak istediklerim var arkamda!

"Öyle insanlar tanıdım ki; arpaya katsan at yemez, kepeğe katsan it yemez."

Ne de güzel söylemiş, peygamberimizin damadı Hz. Ali:
- "Öyle insanlar tanıdım ki; arpaya katsan at yemez, kepeğe katsan it yemez."

28 Ekim 2016 Cuma

Evveldi Güzeldi!..

Yan yanayken saate bakmanın ayıp olduğu zamanlardı.. Evveldi. Güzeldi..
Karşılıklı oturdun mu masaya, bir gözlere bir de uzaklara bakılırdı, eski yad edilirken. Ellerde telefonlar yoktu..
Çocuktuk. Büyükler, eski günleri konuşurken uyuyakalmak diye bir şey vardı.
Sevmeler sessiz ve sebepsizdi. Ne gösterişe gelir, ne nedenlere sığardı. Her şeyden önce samimiyet gelirdi..

Sevda sırdı. Söylenmezdi. Sevilenin adına türküler yakılır ama onun ardından kimseye yakınılmazdı. Evveldi. Güzeldi..
Eşyalar pahası ile değil, hatırası ile kıymetlenirdi. İnsanlar aldıkları ile değil, verdikleriyle değer ifade ederdi.
Sahi utanmak diye bir şey vardı. Güzeldi. Yüzsüzlük, profesyonellik adı altında prim yapmıyordu..
Dert çekmenin bile bir adabı vardı. Gönlün yükü, gözlerden anlaşılırdı.Gönülden geçen ile dilden dökülenin arası böylesine uzak, böylesine hoyrat değildi.
Biz bu içimizdeki uçurumları ve kalpler arasındaki mesafeleri sonradan icat ettik. Henüz yenilmemiştik kendimize..
Mutluluklar fotoğraf karelerinden ibaret değildi. Mutlu edilmek isteği hastalıklı bir hal almamıştı.
Eşyalar değil, insanlar ağırlanırdı evlerde ve kalplerde. Henüz bu kadar yalnız değildik.
Evveldi. Güzeldi. Başkalarınca beğenilmek her şeyden önemli değildi... Nice hayırlı Cumalar olsun. Kalplerde eşyalar değil, insanlar olsun..

27 Ekim 2016 Perşembe

TAŞLARI BAĞLAMIŞLAR KÖPEKLER SERBEST

Taşları bağlamışlar köpekler serbest 
Eşkıya düze inmiş yiğitler derbest
İmama kizipta bozmayız abdest 
Gün gelir de bu hesap sorulur elbet..

26 Ekim 2016 Çarşamba

Ağlama Değmez Hayat Bu Göz Yaşlarına...

Ağlama Değmez Hayat Bu Göz Yaşlarına...

Ben Leylayı, Mecnunu Ferhatı Aslıyı Keremi Bilmem Ama Uykum Geldimi Yatağımı İki Gözüm Kapalı Bulabilirim...

Ben Leylayı, Mecnunu Ferhatı Aslıyı Keremi Bilmem Ama
Uykum Geldimi Yatağımı İki Gözüm Kapalı Bulabilirim...

Vefa istanbul da bozacımı ? İstanbulda bir semt mi ? Yoksa...........

Vefa;
İstanbul’da bir semt adıymış meğer
vefasızlar sarmışken etrafı,

vefalılar cezalandırılıyorlarmış meğer
zor günlerde yalnız bırakanlar
şaşaalı günlerde yanımızda oluyorlarmış meğer
acılı günlerde terkedip gidenler
bir mektubu çok görenler
şimdi etrafta cirit atıyorlarmış meğer
ben yoruldum artık insanlardan
yalanlardan, dolanlardan
ben yoruldum artık bu dünyadan
olanlardan, savaşlardan
çekiliyorum artık çevrenizden
vefasızlar sarmış etrafı
vefalı olarak ben, çok gelirim sizlere.
ne işim var vefasız insanların yanında?
ne işiniz var vefasız insanların yanında?
çok mu mutlusunuz birlikte?
iyi ya meydan sizlerin o halde
bana ”elveda” demek düşer yine
sahte insanların sahte sözleri beni kandırmıyor artık
çocukluk yaşlarımızı, çok gerilerde bıraktık
yoruldum, yoruldum, yoruldum, hastalandım
kalplerimizde kırık dökük anılar bıraktık
her birimiz yaptıklarımızda belki kendimizce haklıydık
ama kırılan gönül tamir olmuyor bir türlü
her defasında bana yeni aldanışlar yaşatıldığında
yoruldum, yoruldum, yoruldum, hastalandım
çocukluk yıllarımı çok gerilerde bıraktım
yüreğim de aynen bedenim gibi yara bere içinde
midem, yapılanları hazmedemiyor bir türlü
bana ” elveda ” demek düşer yine.

Sınanmayacak bir şey varsa eğer o da bir "annenin" cesaretidir!

Sınanmayacak bir şey varsa eğer o da bir "annenin" cesaretidir!

NASİP!..

Zira herşey nasiptir.
Nasibin özünde delice bir gayret,
Bir miktar da hakediş vardır...

Nasibinin peşinde bir ömrü harcar da insan,
Nasibinden başkasını nasip etmez yaradan....

Burası Dünya!

Burası Dünya,
Ne de çok kıymetlendirdik.
Oysa bir tarla idi ekip biçip gidecektik

Dostluk; paylaşmayı bilenler için vardır...


Hayat; yaşamayı,
Mutluluk; gülümsemeyi,
Sevgi; hak etmeyi,
Vefa; hatırlamayı,
Dostluk; paylaşmayı bilenler için vardır...

Yolunuza da, solunuza da hep bahar yüzlü ve sıcacık yürekli insanlar çıksın inşallah..

İnsanlar da mevsimler gibidir. Kimileri bir bahar toprağı gibi örter üstünüzü, kimi bir yaz güneşi gibi ısıtır içinizi. Kimi bir sonbahar gibi yaprak döktürür size, kimileri ise bir kış gecesi gibi ayazda bırakır, hayattan soğutur sizi. Yolunuza da, solunuza da hep bahar yüzlü ve sıcacık yürekli insanlar çıksın inşallah..

23 Ekim 2016 Pazar

Napcam ben yaaa!...

Oyursam sıkılıyorum,
Gezsem yoruluyorum,
Hiç bişey yapmasam başım ağrıyor,
Hayat çok zor çooookkk....

22 Ekim 2016 Cumartesi

Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.... [Can Yücel]”

Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik.... [Can Yücel]”

Hayallerim yok benim!!!

Boş verdiklerim var benim . Artık vazgeçtiklerim . ''Olmazsa olmaz '' dediklerimin , Olmayabileceğini de öğrendim . ''Neyse . . . '' dediklerim var benim. ''Sağlık olsun. '' deyip geçtiklerim. Hem ben artık , eski ben de değilim ! Hayallerim yok benim ve ''Şöyle olsa ne güzel olur ! '' dediklerim . . . '' Hayırlısı olsun ! '' demeyi öğrendiğim gün, hayallerimden vazgeçtim...

21 Ekim 2016 Cuma

Küçük kız elinde iki elma tutuyormuş...

Küçük kız elinde iki elma tutuyormuş. Annesi yanına gelmiş, yumuşak bir ses tonuyla, Kızına gülümseyerek : "Hayatım elmalardan bir tanesini bana verir misin ?" diye sormuş. Küçük kız bir an annesine bakmış, ardından elmalardan birini hızlıca ısırıvermiş, hemen ardından diğerini... Annesi her ne kadar gülümsemeye çalışsa da, yaşadığı hayal kırıklığı, yüzünden okunuyormuş. Bu bencilliği kızına yakıştıramayan annesi tam konuşmasını yapmaya hazırlanırken; küçük kız ısırdığı iki elmadan birisini annesine uzatmış ve ; "Al anneciğim,bu elma daha tatlı,sen bunu ye" demiş.....
Bazen ilk algılama hoşumuza gitmeyecek gibi olsa da sonrasını da görmek lazım...Ön yargısız günler...!!

KENDİMDEN ÖZÜR DİLERİM...

KENDİMDEN ÖZÜR diliyorum...
Yaşadığım süre boyunca hep MERHAMETİMİN
arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada BIRAKTIM.
Kimseden bir şey BEKLEMEDİM, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı, yaşayamadıklarımı İÇİMDE sakladım,
SUSTUM, bastırdım, olsun dedim İNSANLIK ben de kalsın.
Verdim, hep VERDİM karşılığını alıp alamadığıma BAKMADAN,
aslında güçlü olmak değildi istediğim,
ama olmak ZORUNDAYDIM ve oldum......
Kendimi hep ERTELEDİM. Kimsenin beni
anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana
verilmiş KUTSAL bir görev olarak gördüm...
Herkesi mutlu etmek zorundayım ZANNETTİM.
Benim de mutlu olmam gerektiğini UNUTMUŞUM...
Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki VİCDANIM rahat etmeliydi.
Birilerinin de bana karşı GÖREVLERİ olduğunu hiçe saymışım oysa...
NE YAZIK Kİ; Karşımdakilerin EKSİKLERİNİ tamamlamaya çalışırken, onların HATALARINI görmeye vaktim kalmamış SANKİ...
Beni ÜZMELERİNE bakmadan, karşılığında ne ALDIĞIMA, ne hissettiğime ALDIRIŞ etmeden hep VERDİM..
Kendimi nasıl da UNUTMUŞUM... Unutturmuşlar aslında....
PARAMPARÇA olmuş KALBİME, doğruları söylemeye çalışan BEYNİME, mutsuz YÜZÜME hep SUS dedim. Sen SUS..!
Kendime HAKSIZLIK ettim, kimseye etmediğim kadar.

KENDİMDEN ÖZÜR DİLERİM...🐞

2 Ekim 2016 Pazar

Karşılıksız sevmenin adıdır "ANNE"

Canından çok sevecek birini ararsan hemen eve koş, annen kapıda bekler. Garibim anneler hep bekler...
Evde bekler, yemeğin başında bekler, kocadan gün yüzü bekler, evlattan hayır bekler, çamaşır asar kurumasını bekler, ömür dediği gelir geçer ama o hep bekler. Ama ömrünü adarken sevdiklerine, tek bişey beklemez.: "karşılık"
Karşılıksız sevmenin adıdır "ANNE"
Kıymetini bilin analarınızın, giden geri gelmiyor

Herkes birgün yaşamalı... verdiği kadar mutluluğu ve bıraktığı kadar acıyı.!

Herkes yaşattığını birgün yaşamalı... verdiği kadar mutluluğu ve bıraktığı kadar acıyı.!