Bu Blogda Ara

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Uçak Düşmek Üzere (fıkra)

Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış ve demiş ki: Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara atlamalarını söyleyin.
Şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum,
atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!!!’
Tabii, böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor.
Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, ‘Herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları sağlanır.’ diye karar vermiş ve ilk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş:

‘Sayın yolcularımız; üzerinde bulunduğumuz alan Japonlar’ın araştırma laboratuarlarıyla kaplı. Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!’
Bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve atlamışlar;
Sonra hostes İngilizler’e yönelmiş:
‘Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz; eğer hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!’
Bütün İngilizler hevesle atlamışlar.
Sıra Fransızlar’a gelmiş. Hostes:
‘Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum; fakat rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkür ederim.’ demiş.
Fransızlar:
‘Tabii, mersi!’ deyip sırayla atlamışlar!
Hostes bu kez Almanlar’a yönelmiş:
‘Atlayın aşağı çabuk!’ diye bağırmış. Alman kafile ‘Heil!’ diyerek atlamış.
Veee sıra gelmiş Türkler’eee. Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş:
“Siz var ya… Buradan hayatta atlayamazsınız…”

Hep sorarlar kadınlar ne ister diye? Sahi KADIN Ne İster?

Hep sorarlar kadınlar ne ister diye?
Ve bir sürü şey sıralarlar arkasından
Para, güç, sahiplenme, makam ve rahat diye

Oysa ben sadece iki şey sayarım..
Kadın güven ve huzur ister..
Güç beklemez bi kadın çünkü erkekten daha güçlüdür.
Sahiplenmek istemez kadın çünkü zaten kendine sahiptir.
Para ve makam istemez kadın çünkü geçici şeyler olduğunu bilir
Herşeyden sıyrılıp güven bekler erkekten
Gözü arkada kalmasın ister.
Onun yanında yüreğiyle sağlam durabilecek biri ister.
Ve ne kadar güçlü olursa olsun bir kadın;
Kafasını omuzuna koyduğunda huzur bulduğu bir erkek ister,

29 Mayıs 2015 Cuma

Kadının Adı Ne (sınav sorusu) kıssadan hisse


 Mutlaka Okuyun!
Son sınıf öğrencilerinin final sınavı. Beş soru hazırladım. İletişim sorusu tam elli puan. Çocuklar harıl harıl çalışmışlar. İletişimle ilgili her şeyi yemiş yutmuşlar. Yok efendim alıcı verici varmış. Kaynak mesajları iletirmiş. Sen dili ben dili. Elli puanlık 4. soru şu:

(Bu soru iletişim becerilerinizi ölçmek için sorulmuştur.)

“Beş yıldır bu okulda öğrencisiniz… Benim bir yıldır kapının girişinde hep gördüğüm; sınıflarınızı, koridorlarınızı temizleyen; adı soyadı gömleğinde kocaman yazan;sizinde her sabah gördüğünüz görevli hanımın adı nedir? Soyadını yazmanıza gerek yok!

Bütün sınıf şok oldu! Öğrencilerden biri parmak kaldırdı:

-Hocam bir şey soracağım. Doğru mu anladım ben, bu bayanın ismi Hatice ise, Hatice yazınca finalden elli alıp sınıf mı geçeceğim şimdi?

-Bak ne kadar doğru anlamışsın.

-Ben sınıftan çıktım. Kapının dışında bekliyorum. İçeriden tartışma sesleri geliyor.

-Beyler kadın adı ne?

-Beyler bilen söylesin!

-Beyler ayıp oluyor ama!

-Kimse mi bilmiyor?

-Beyler herkes kağıtları kaldırsın göstersin .

-Beyler hocaların adlarını biliyorsunuz, kızların adlarını biliyorsunuz ama!

Beş dakika sonra sınıfa girdim. Kağıtları topladım. Tek bir doğru cevap yok. Kağıtlar bomboş. Sadece bir öğrenci “battı balık yan gider” yazmış. Onun hakkında bana “Hocam o öğrenciye dikkat et. Şöyle kavgacıdır, böyle problemdir” denilen bir çocuk. Sınav İngilizce olduğu için öğrencim şöyle yazmış: “Hocam, öncelikle ben şu an duygularımı İngilizce anlatamayacağım, biliyorum sınıfta kalıyorum; ama Türkçe yazıyorum. Hocam size çok darıldım. Bana iletişimle ilgili ne sorsanız hepsini bilirim. Ceplerim dolu. Ben yıllarca hep sorarım arkadaşlarıma, bu adam ne sorar diye. Soracakları şeyleri yazar çizer koyarım cebime. Sınavda kağıda aktarır, sonrada buruşturur çöpe atarım ve sınıfımı geçerim. Hocam sınıfta kalıyorum çünkü cevabı bilmiyorum. Ama bir şey fark ettim; o kadını gerçekten yıllardır görüyorum; ama bir kere dönüp bakmadım, adını hiç merak etmedim. Oysa bütün hocaların adını soyadını, hatta çocuklarının adını bile biliyorum. Her karşılaştığımda merhabalaşıyorum, ama o hanıma hiç merhaba demedim. Ben öyle bir adammışım ki çıkar ilişkim yoksa insanların yüzüne bakmıyormuşum. Sınıfta kalıyorum, ama emin olun hiç önemi yok. Çünkü on beş yıllık bir eğitimde bana öğretilmeyen bir şey öğrettiniz. Ben daha bu okuldayım, her sabah o hanıma ismiyle hitap ederek “günaydın” diyeceğim ve bundan sonra ilişkilerimi çıkar üzerine kurmayacağım. Hocam sınıfta kalıyorum ama sağ olun.”

Yönetmelikler gereği not veremiyorum çünkü sınav İngilizce üstelik bayanın adını da yazmamıştı. Fakat ben alacağımı aldım ve o öğrenci elli üzerinden elli alarak dersi geçti ve mezun oldu. İki gün sonra hizmetli bayan yanıma geldi. Bir torba hellim peynirini masamın üzerine koyarak dedi ki:

“Hocam size iki şey için çok teşekkür ederim. Birincisi geldiğinizden beri bana her sabah ismimle hitap ederek “günaydın” diyorsunuz. İkincisi son sınıf öğrencilerine sınavda bir soru sormuşsunuz, bütün öğrenciler soruyu öğrenmişler, sabah öğrencilerin hepsi “günaydın Hatice hanım” diye içeri giriyor. Hocam ben yıllardır bu okulda hep kapının oralarda olurdum. Şimdiye kadar hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı, kendimi hiç bu kadar insan hissetmemiştim.”

BEN SIRTIMDAN ATTIM ŞİMDİ SIRA SİZDE (Tayyibi sırtından atan at)


İnsanların gözüne iyice batmaya başladın.zulmettin,çok mazlum ahı aldın..
KIRK BİN DEFA ZEMZEM SUYUYLA YIKASALARDA TOPRAK KABUL ETMEZ
- Ergenekon Savcılığı
- Afyon sabotajı
- Reyhanlı katliamı
- 3-5 kelle,
- sayın apo,
- Birkaç memet,
- Suriye'ye kimyasal silah
- ortak olduğun maden faciası,
- IŞİD'e gönderdiğin silah dolu MİT tırları,
- Katledilen binlerce Türkmenler
-Kibir,baskı,zulüm,soyğun,şehit,yetim
kul ve millet hakkı, ...vb.vb
defter çok kabardı,hesap çok uzadı,insanların gözüne iyice batmaya başladın artık.Çok zulmettin ve çok mazlum ahı aldın. 'zulmeden zulüm bulur' (bir ayet)
SENİ ARTIK DİZİNİN DİBİNDE ESKİDEN OTURDUĞUN O MOLLALAR BİLE KURTARAMAZ..!!

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Yaşam Odası ve 1000 Odalı Ak Saray

Yaşam Odası ve 1000 Odalı Ak Saray

Kitap Okumayı Sevmeyen Kız (fıkra)

Bir baba kızına kitap okuma alışkanlığı kazandırabilmek için ödül vermek istemiş ve:
"Kızım, eğer sana verdiğim şu kitabı bitirirsen 20 TL vereceğim." demiş.
Bu teklif kızın çok hoşuna gitmiş ama kitap okumayla da pek arası yokmuş.
O nedenle;
"En iyisi ben bu kitabın özetini internetten araştırıp bulayım, onu iyice ezberleyeyim, babam okudun mu diye sorunca da o özeti anlatırım." diye düşünmüş.
Ve kız gitmiş, babasının okuması için verdiği kitabın özetini bulmuş.
İki sayfalık bu özeti iyi bir şekilde öğrenmiş.
Tabi babası anlamasın diye bir hafta da beklemiş.
Bir hafta sonra;
"Babacığım ben kitabı okudum, ödülümü verir misin?" diye sormuş.
Babası kızından kitapta geçen konuyu anlatmasını istemiş.
Genç kız güzel bir şekilde konuyu anlatmış.
Ardından tekrar ödülünü istemiş babasından.
Ama babası hiç beklemediği bir tepki vermiş ve kızına;
"Sen bu kitabı okumamışsın, beni kandırıyorsun. Çünkü eğer okusaydın kitabın içine koyduğum 20 TL'yi bulurdun...!"

Gözlerimden Tut da Ciğerime Kadar Kırgınım.

Gözlerimden Tut da Ciğerime Kadar Kırgınım.

Hayatta Herşeyini Bir Kişiye Bağlama. Çünkü Onu Kaybedersen Herşeyini Kaybedersin. Can Yücel

Hayatta Herşeyini Bir Kişiye Bağlama.
Çünkü Onu Kaybedersen Herşeyini Kaybedersin. Can Yücel

Öyle Bir Dost Olsun ki!

Bir dost olsunki
Kadın, erkek farketmez..
Bir dost bulun! Ama gerçek olsun.
Aradığınızda işinizi değil, sizi soran…
Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kıracınız olsun.
Anlatsın, konuşsun, açık-seçik, korkmadan yaşasın. Güvensin!
Cinsiyeti olmasın! Bir kartal kadar haşin, bir maymun kadar şaklaban, bir ceylan kadar narin olsun.
Doğrulari söylesin. Gözleriyle ve kalpten konuşsun.
Yaşasın!
Doya doya yaşasın, doya doya yaşatsın.
Beyninden değil, yüreğinden versin.
”Olsun varsın! paylaşırım.” desin.
Bir dostunuz olsun.
Sizi ve benliğinizdekileri paylaşsın...
Dost olsun!
Ama…
Gerçek bir dost..

En Büyük Darbeyi En yakınımızdaki İnsanlardan Alırız Çünkü Savunma Sistemimiz Düşmanlarımıza KArışı Kurulmuştur, Yakınlarımıza Değil...

En Büyük Darbeyi En yakınımızdaki İnsanlardan Alırız
Çünkü Savunma Sistemimiz Düşmanlarımıza KArışı Kurulmuştur, Yakınlarımıza Değil..

Son Sözü Allah Söyleyecek ....

Son Sözü Allah Söyleyecek ....

26 Mayıs 2015 Salı

Mersedes Kadir'in hikayesi

O koca bir şehrin sevgilisi
İşte Mersedes Kadir'in hikayesi
Fotodaki kişinin ismi Kadir , Mersedes Kadir. Malatya' da yaşıyor. Akli dengesi yerinde değil ve bütün gün üstünde dolaştığı önünde Mercedes arması olan sopayı Mersedes'i zannederek yaşıyor.
Buraya kadar tamam. Anlatmaya bayıldığım kısmı bundan sonra başlıyor.. Koskoca bir şehir , Kadir'in Mersedes hayalini her şeyiyle sahiplenmiş durumda.. Kadir trafik ışıklarında duruyor, arabasını park ediyor, diğer arabalar trafikte ona yol veriyor, ona göre parkediyor. Bütün şehir o "Mersedes"in farkında! Kadir sopasını Mercedes servisine götürüyor, ustalar bütün ciddiyetleriyle arızaları anlatıyor, bir usta sopaya teyp takıyor, diğeri aynasını, armasını yeniliyor..
Sıkı durun; trafik polisleri yanlış yere parkettiğinde ya da 'çok hızlı gittiğinde' Kadir'e ceza yazıyorlar, zamanı geldiğinde muayeneye gönderiyorlar! Bir koca şehir, Malatya, Kadir'in hikayesini onunla birlikte yaşıyor.
Bir 'deli'nin sopasına göre yaşayan şehirlerin, sopayla, sapanla, satırla birbirlerini kovalayan şehirlere dönüşmesini gördükçe bu hikaye çok hoş gelir insanın kulağına..
Bir başka anı:
Bir gün mersedes kadir arabası(sopası) arızalandı diye sanayiye gider. Usta arızasını söyler ve 3 gün sonra gelip alabileceğini belirtir. Tabi mersedes kadir 3 gün sonra gelir usta daha işinin bitmediğini yarın gelmesini söyler. Mersedes kadir bu şekilde 2 hafta boyunca gider gelir. Bir gün yine gider sanayiye ama usta işinin daha bitmediğini söyler tabi mersedes kadir sinirlenir artık ve şunu söyler yeter artık yap şu arabayı 2 haftadır eve yürüyerek gidip geliyorum : )
Helal Olsun Malatya İnsanına...

22 Mayıs 2015 Cuma

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Fitil (fıkra)

Bir gün bir adam doktora gitmiş. Adam doktora benim popom neden ağırıyor demiş.Doktor adama fitil vermiş.Adam doktorun ona verdiği fitilleri durmadan yiyormuş. Fitil bitince adam yine doktora gitmiş. 
- Doktor doktor! bana verdiğin ilaç hiç işe yaramadı demiş. Doktor adama sen bu ilacı ne yaptın demiş. Adamda:
- ne yapacam içtim ne bekliyordun götümemi sokacaktım demiş. :))

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Bakırcının Çırağı (fıkra)

Dul bir kadın, çocuğunu sanat öğrenmesi için bir bakırcıya çırak verir. Ancak, çocuk ertesi gün işe gelmeyince, ustası meraklanır ve evine niçin gelmediğini sormaya gider. Kadın, ustayı kapıda karşılar ve oğlunun işe niye gelmediğini anlatır:
—Çocuğum işi öğrenmiş, onun için gelmiyor der ve sürdürür:
— Bakırcılığı öğrenmiş... Demiri ateşe goyirmişsiniz, olirmiş ıssı, üstüne çekiçle vurirmişsiniz olirmiş yassı... kenarlarını kerpetenle vırırmişsiniz, olirmiş tepsi...
Bakırcı ustası, şaşkın şaşkın başını sallar:
- Vay canına yandığımın veledi!! Bakırcılığı bir günde hem kendi öğrenmiş, hemde anasına öğretmiş...