Bu Blogda Ara

26 Eylül 2013 Perşembe

Antika Tabak FIKRA


Alış-veriş için Istanbul’dan Kayseri’ye gelen Musevi iş adamı Simon, Tüccar Mehmet Ağanın evine misafir olur. Kayseri’de kaldığı süreyi Mehmet Ağanın evinde geçiren Simon’un gözü bir ara evin köşesindeki kediye yiyecek konan degerli bir antika tabaga takilir. Simon kendi kendine:

-Yahu şu Kayseri'linin bilgisizliğine bak. Degerli antika tabaginin kiymetini bilememis olacak ki, bu tabakla sokak kedisine yemek veriyor. Aklinca hemen kendi kendine tabagi elde etme plani yapar. Antika tabagi Mehmet Agadan dogrudan dogruya istemenin yanlis olacagini düsünür. Önce sokak kedisini alayim, sonra yiyecek koyma bahanesiyle tabagi da beraberinde isteyim der. Simon sabah kahvaltisini yapip Istanbul’a dogru yola koyulacagi sirada:

- Besledigin su ev kedisi ne kadar güzel ve cins bir kediymis, hosuma gitti bu hayvancagizi bana satar misin? Kayserili sözüm ona gönülsüz bir eda ile:

-Mademki hosuna gitti, seni kiracak degilim ya, satayim. Amacı sünepe kediden ziyade antika tabağa sahip olmak olan, Simon:

-Istanbul’da cam ve porselen tabakla bu hayvancağıza yiyecek verirsem belki iştahı kaçar, şu tabağını da sar da beraberinde götüreyim deyince, Kayseri'li zeka oyununu kazanmanın gururu ile:

-Simon Efendi Simon Efendi , bugüne kadar kaç kedi sattımsa bu antika tabağın sayesinde sattım.
Antika tabağa sahip olma hayali kursağında kalan Simon, köşeyi döndükten sonra sünepe kediyi sokağa bırakır ve Kayseri'linin para kazanmadaki hünerini ve zekasını takdir eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder